1 Aralık 2013 Pazar

Marsilya (Fransa) Gezi Notları


“Marsilya: Akdenizin İncisi
Marsilya… Akdeniz’e açılan kapı… Fransa’nın Akdeniz ve Kuzey Afrika’ya açılan kapısı Marsilya, güney Fransa’da Bouches-du-Rhône ilinin ve Provence-Alpes-Côte d'Azur bölgesinin merkez şehridir. Ülkenin en kozmopolit şehri olan Marsilya şüphesiz bunu 850 bin nüfusunun içindeki 200 bin Müslüman, 80 bin ermeni ve 80 bin yahudiye borçludur. Bu kozmopolitliğin geçmişine baktığımızda çok çalkantılı bol savaşlı ve hastalıklarla dolu bir tarih yatmaktadır ve halen bu kötü tarih şuan ki dönüşüm faaliyetleriyle tedavi edilmeye çalışılmaktadır.
Şehrin eski tarihi MÖ 600 yy’a dayanmaktadır. Bu yüzyılda 12 İon şehrinden biri olan Phokaia (bugünkü adıyla Foça)'lı denizcilerin koloni yapmaları amacıyla kurduğu Massalia (Marsilya) Fransa’da daimi olarak kurulan en eski rum yerleşkesidir. Tarih içerisinde başta Roma İmparatorluğu, Vizigotlar, Arogonlar gibi birçok devletin istilasına ve çeşitli vefa salgınlarına maruz kalan şehre en büyük darbe II. Dünya Savaşı olmuştur. Savaş sırasında bu önemli liman kentinin Alman ve İtalyan kuvvetleri tarafından bombalanması şehri 50 yıl geriye götürmüştür. Şehrin toparlanması ve gelişmesi 1950’den sonra başlamıştır. Şehirde başlayan dönüşüm ve yenileme hareketleri halen günümüzde devam etmekte ve 2020 yılı hedeflenmektedir.
Yemek Denilince…
Fransa'nın Paris’ten sonra mutfağıyla ünlü bir diğer şehri olan Marsilya; klasik bir Fransız kültüründen daha farklı olarak lezzetlerinin temelini deniz mahsulleri üzeri oluşturmaktadır. Akdeniz balıklarının yanı sıra denizkestanesi, ahtapot, yengeç, midye, istiridye ve birçok deniz ürünü tatmanız için sizi Marsilya’da bekliyor olacaktır. Şehre gelenlerin önerileri veya kent sakinleri tarafından tercih edilenler ışığında sizlere önerebileceğim yemek ve mekânları incelemenizi tavsiye ediyoruz…
Bouillabaise: Marsilya bir Akdeniz şehri olmasından dolayı sizlere sunacağımız çoğu lezzet ve mekânda hep deniz mahsulleri üzerine olacaktır. Marsilya şehrine gelen birçok turistin ilk heyecan olarak tattığı ilk yemek Bouillabaise çorbasıdır. Deniz mahsullerinden oluşan bu çorbayı şehrin birçok noktasında bulabilirsiniz. Fakat turistlerce mekânların kalite ve sunumları beğenilmiş iki yer size önermek istiyoruz.
I) Chez Fonfon (140, rue du vallon des Auffes): Kaliteyi ve sunum keyfini yaşamak ve klasik bir restaurantan daha fazlasını merak edenler için tartışılmaz yer Chez Fonfon’dur. Vallon des Auffes saklı liman bölgesinde olan mekâna 83 nolu otobüs ile limandan ulaşabilirsiniz.
II) Mimamar (12, Quai du Port): Liman Bölgesinin solunda kalan Miramar Chez Fonfon’a göre daha uygundur. Genellikle şehre gelen turistler bu mekânı seçtiklerinden yer bulamama sıkıntısı yaşanabilmektedir.
Sushi: Akdeniz’e kıyısı olan hatta denizlere kıyısı olan diğer şehirlerde olduğu gibi Marsilya’da da deniz ürünlerinin en tazesini bulabilirsiniz. İstiridye, balık çeşitleri, midye,Kalamar,deniz tarağı…. Tüm bu seçeneklerin dışında farklı bir seçenekte size sunmak istiyoruz. Sushi… Rue Pytheas caddesinin liman girişinde Pembe Tasarımıyla Planet Sushi hem leziz ürünleri hem de şık dizaynı ile göze ve açlığınıza hitap edebilecektir.
I) Planet Sushi ( 7 Rue Pytheas) – www.planetsushi.fr
Pastis: Marsilya’daysanız ve alkollü içeceklerle aranız iyi ise size Güney Fransa’nın geleneksel içkisi olan Pastis’i önermek istiyoruz. Anason bazlı bir likör olan Pastis’in içinde meyankökü ve çeşitli bitkiler de bulunur. Üretimine 1930’lu yıllarda Paul Ricard tarafından başlanan ve yasaklanan Absinthe’in boşluğunu doldurarak büyük bir popülarite kazanan Pastis, sahip olduğu 40-45% alkol oranıyla bir likör için oldukça sert bir içkidir. Geleneksel olarak suyla karıştırılarak içilmesi bu özelliğinden kaynaklanıyor olsa gerek. Fransızlar 1 ölçü Pastis’i 5 ölçü suyla karıştırıp içerler. Suyla karıştığında, tıpkı Rakı gibi, süt rengini alır.
Deniz Mahsulleri: Bu şehrin deniz mahsulleri yönünden en çeşitli ve lezzetleri yönünden belki de 1 numarası diyeceğimiz mekân Toinou’dur. “Denizden babam çıksa yerim” diyecek kişinin mutlaka uğraması gereken bir restauranttır. Çeşit çeşit midye, deniz tarağı, kestanesi, kalamar, istiridye, balık çeşitleri vb lezzetleri bulacağız mekân şüphesiz bu çekiciliyle önünde insan selinin olmasını sağlıyor. Şanslıysan hemen sıra gelebildiği gibi değilseniz 20-30 dk beklemek zorunda kalabilirsiniz. Daha önceden araştırdıysanız yiyeceğiniz yemeği işiniz kolay. Aksi halde deniz mahsullerinden hoşlanan birisinin seçimi çok zor olacaktır. Burada size tavsiyemiz web sitesi üzerinden menüleri ve fiyatları incelemenizdir. Ama kısaca tavsiye etmek gerekirse “Moules Mariniéres” menü bizim bildiğimiz minik midyelerdir. Tavsiye ederiz…
Bir Fransız kültürünü rahatlıkla yaşayabileceğiniz bu mekânda iki kişi yaklaşık 50 Euro afiyetle doyabilirsiniz.
I) Toinou (3 Cours Saint-Louis)-www.toinou.com
Nerelere Gidelim…
Fransa’nın en büyük 3.kenti Marsilya görülecek yerleri, keşfedilecek mekânları, Akdeniz ikliminin getirdiği yaz turizmi ve çevre şehirler olan Cannes, Monako, St Tropez olan yakınlığı nedeniyle Dünya’da gidilmesi gereken yerler arasında yer almaktadır. Şehir Fransa’nın 2.büyük kenti olmasına rağmen çok kalabalık değildir. Sadece yaz aylarında şehre gelen turistler nedeniyle nüfusta artış gözlemlenmektedir. Sizlere bir Marsilya tatili planlıyorsanız minimum 3 gün olarak ayarlamanızı önermekteyiz.
Prado ve Katalan Plajları: Marsilya bir Akdeniz şehri olmasından dolayı turistlerin deniz zevkine de hitap etmektedir. Marsilya halkının yaptığı gibi denize girmek için küçük halk tekneleriyle bu plajlara gidebilirsiniz.

La Panier: Marsilya’nın tarihi merkezi La Panier  limanın kuzey batısında kalmaktadır. Dar sokakları, eski yapıları ve buram buram tarih kokan yaşamlarıyla özellikle fotoğrafçılara bir ilham kaynağıdır.

Notre Dame de la Garde: Marsilya şehrine hâkim bir tepe üzerine kurulu olan kiliseye limandan kalkan Petite Trenleriyle gidilebilmektedir. Yaklaşık 7 euro alınan biletle tepeye çıkabilir 360 dere kenti seyredebilirsiniz.

Vieux Port (Eski Liman Bölgesi): Sıra sıra dükkânların çevresinde yer aldığı eski liman bölgesi turistlerin hem yemek yemek hem de eğlenebileceği bir merkezdir. Marsilya’nın kalbi denilebilecek yerden şehrin her noktasına gidebilirsiniz.

Château d’If (If Adası): Alexander Dumas’nın Monte Cristo Kontu romanında adı geçen ve geçmiş yıllarda hapishane ve sürgün merkezi olarak If Adası ve kalesine Vieux Port’ tan(Liman) kalkan turistik tekneler ile ulaşabilirsiniz.

Opera Marseille: Kültür Sanat Sezonu içerisinde Marsilya’ daysan ve bir sanat aktivitesi yaşamak istersen adresin Opera Marseille olmalıdır. Küçük ama şık opera binasındaki temsiller için biletleri Espaceculture (42, La Canebiere)’den edinebilir ya da internet üzerinden satın alabilirsiniz.
Palais du Pharo Jardin: Şehrin içerisinde onu yeterince keşfettikten sonra birde dışarıdan panoramik olarak onu keşfetmek isterseniz en iyi açının Jardin du Pharo olduğunu göreceksiniz. Onun için La Canebiere’ in köşesinden 83 no.lu otobüse binip veya 0.5 Euro ya Elektrikli Shuttle otobüslerle Pharo durağında inerek buraya varabilirsin.
Vallon des Auffes: Marsilya şehir merkezinin biraz uzağında Palais du Pharo Jardin’ya çok yakın olan Vallon des Auffes gizli kalmış bir saklı limandır. 83 no’lu otobüsle Vallon des Auffes durağında inerek ulaşabileceğiniz bu küçük limana dar merdivenlerle inebilirsiniz. Yemek bölümümüzde önerdiğimiz Chez Fonfon Restaurantı bu limanda yer almaktadır.

Cours Julien:  Kentin tek düze yapısından biraz kopup bohem yaşamların olduğu, sıra sıra minik barlardan keyiflenen Fransız gençlerinin arasına katılmak istiyorsanız ve değişik tasarımların yer aldığı ufak butiklerden enteresan ürünler almayı arzuluyorsanız bu semt tam size göredir. İkinci el kitapçılar, plak dükkanları, sokak sanatçıları, dönemsel sergiler, sıra sıra dükkanlar hepsi bir metro durağı mesafede sizleri bekliyor olacaktır.

Rue de la Republique(Cumhuriyet Caddesi):Cumhuriyet caddesi kentte yapılan kentsel dönüşüm hareketinin en önemli parçalarından birisidir. Bir ticaret aksı olarak yeniden planlanan bu caddedeki binaların tek tek rehabilitasyonu ve yenilemesi yapılmaktadır. 2013 yılı itibariyle caddenin büyük çoğunluğunda yatırımcılar yerlerini aldığı görülse de tam anlamıyla bir canlanma 2014 sonuna doğru ancak bitecektir. Sadi Carnot meydanına kadar olan kısımda hareketlenme başlamış ve birçok H&M, Starbucks vb. kıyafet, yiyecek-içecek firmaları yerlerini almıştır. Turistik olarak henüz ilgi çekici tam anlamıyla olmasa da bazı ihtiyaçlarınız için uğrayabileceğiniz bir cadde olmuştur.

Cité Radieuse (36 Rue Mongrand): Ünlü Fransız Mimar Le Corbusier tarafından 1952 ’de tasarımlarlanan bir tür ucuz, bahçeli ortak yaşam alanı sayılan Cité Radieuse’ü özellikle mimariden hoşlananlara tavsiye etmekteyiz. İçerisinde bulunan otelin restaurantı Le Ventre de l’Architecte şef Alexandre Mazzia leziz yemeklerini tadabilirsiniz.
Nasıl Gezeceğiz…
Marsilya’da turistik olarak gezmenin en iyi yolu yürümek olacaktır. Çünkü şehir küçük ve ulaşılacak merkezler birbirine çok yakın. Ama yinede yürümeyi sevmeyenler için önerilerimiz olacaktır. Şehirde başlayan kentsel dönüşüm ve yenileme hareketi kapsamında yeni açılan metro ve tramvay hatları ile ulaşım iyice kolaylaşmış durumdadır. Ayrıca kiralık bisikletler ve şehir içi shuttle otobüslerde turistlere ulaşımı daha da kolaylaştırmaktadır. Şehirde kalış sürenize göre toplu taşıma kartı alabilirsiniz, bu kartlar tüm araçlarda kullanılmaktadır. Gerek yok diyenleriniz olursa metro ve tramvaylara binmeden önce kiosklardan biletinizi alabilirsiniz. Ufak Not: Akşam tramvaya binecekseniz bilet gişesi aramayın, Tramvay duraklarında bulunan kiosklar ile ister kredi kartı ister nakit olarak biletinizi alabilirsiniz. Biletinizi aldıktan sonra tramvaya bindiğinizde küçük makinelere kartınızı okutarak tramvayda yerinizi alabilirsiniz. Tabiî ki birçok turist bu işlemi yapmamaktadır ama yinede siz kendinizi garantiye alın ve turizm polisine yakalanmamak adına bu işlemi atlamayın.
Nasıl Gideceğiz…
Marsilya’ya ulaşım için birçok alternatif bulunmaktadır. Uçak ile ulaşım en hızlı seçenek olabileceği gibi birçok turist tarafından tercih edilen cruise ile de bu şehre ulaşmanız mümkündür. Ulusal Havayolumuz THY dışında, Fransa’nın Ulusal Havayolu AirFrance ile de şehre aktarmasız yolculuk yapabildiğiniz gibi daha ucuz fiyatlarla uçan Pegasus’u tercih edebilirsiniz.
Pegasus           : www.flypgs.com
THY                  : www.thy.com.tr
Marsilya Provence Havalimanı MP1 ve MP2 olmak üzere 2 terminalden oluşmaktadır. Mp1 terminali THY, Air France, British vb. büyük havayolu şirketleri tarafından kullanılırken, Mp2   Ryan Air, Flypgs vb. charter veya küçük havayolu şirketleri tarafından kullanılmaktadır. Terminaller isimleri farklı olduğundan uzak gibi algılanabilir fakat sadece giriş çıkışları farklı olan terminallerdir.
Mp2’de çıkarsanız sağa dönerek 200 m, Mp1’den çıkarsanız sağa dönerek 50 m yürüdüğünüzde şehre giden Shuttle otobüslerine binerek, merkeze gidebilirsiniz. Yaklaşık 8 Euro’ya St. Charles Merkez Tren istasyonuna yaklaşık 20 dk içerisinde varabilir, bu noktadan metro ile istediğiniz bölgeye geçiş yapabilirsiniz. Hatta diğer şehirlere de hızlı tren ile geçebilirsiniz.
Eklemek isteriz ki havalimanının yakınından diğer şehirlere hatta merkeze gidecek trende geçmektedir. Ama sık geçmemekle beraber istasyon içinde bir otobüse bineceğinizi düşündüğümüzde bunu önermemekle beraber sadece bir seçenek olarak sunmak istedik.
Schengen Anlaşması’na taraf olan Fransa’ya seyahat edecek olan Umuma Mahsus Pasaport hamili vatandaşlar vizeye tabidir. Hizmet ve Hususi pasaport hamili vatandaşlar ise altı ay içinde doksan günü aşmamak kaydıyla, Fransa’ya yapacakları seyahatlerinde vizeden muaf olmaktadır. Fransa Schengen vizelerinin en kolay alımı Fransa Başkonsolosluğu taşeron firması VfsGlobal aracı şirket tarafından yapılmaktadır.(Detaylı bilgi için http://vfsglobal.com/france/turkey/adresi ziyaret edilebilir)
Nerede Kalabiliriz…
Avrupa’nın birçok şehri gibi Marsilya’da birçok alternatif sizleri bekliyor. İster şehrin merkezinde her yere yürüme mesafesinde bir Fransız oteli, isterseniz de şehrin yeni gelişen bölgesinde daha uygun bir zincir otel. Seçimi tamamen sizlere bırakıyoruz.
Grand Hotel Beauvau (4 Rue Beauva) ; Standart Fransız otellerinin aksine büyük odaları, muhteşem Vieux Port (Liman) manzarasıyla ve zengin kahvaltısı ile Marsilya’da ilk tercihiniz olabilir.

Hotel ibis Marseille Euroméditerranée (25 Boulevard de Dunkerque); Joliette mahallesinin Les Docks ruhtım bölgesinde bulunan otel diğer bir seçene olacaktır. Tramvay ile merkeze ulaşımın son derece kolay olduğu otel yeni gelişim bölgesinin içerisinde yeni bir otel olması ve merkeze nispeten uzak olması nedeniyle cazip fiyat seçenekleri sunmaktadır.
Holiday Inn Express Marseille Saint Charles (15 Boulevard Maurice Bourde); Merkez tren istasyonunun hemen karşısında olan otel, ulaşım açısından son derece kolay ve aynı zamanda bazı dönemlerde yaptığı kampanyalarla sizlere önerebileceğimiz başka bir seçenektir.
Ne Zaman Gidelim…
Tipik bir Akdeniz şehri özelliğini taşıyan Marsilya’ya şehrine yılın her zamanı gidilebilmektedir. Ama şüphesiz birçok turistinde tercih ettiği aylar bahar ve yaz aylarıdır. Bu aylarda hava sıcaklıkları 27 °C ile 30 °C arasında olmaktadır. Akdeniz ikliminden dolayı çok sert kışlar geçmemektedir. Akdeniz iklimine sahip olan Marsilya’ da yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve hafif yağışlı geçer. Yıllık ısı ortalaması 17°C’ dir. En soğuk dönem Ocak-Şubat (ortalama ısı 11°C), en sıcak aylar ise Temmuz ve Ağustos’tur (ortalama ısı 28°C).  Denizinden güneşinden yararlanmak isteyenler Temmuz-Ağustos aylarını tercih edebileceği gibi kültürel turlar içinse Nisan-Mayıs ayları son derece güzeldir.
Alışveriş Yapalım…
Marsilya alışveriş tutkunlarına da birçok seçeneği sunan bir cennettir. Fransız kültüründen bohem yaşam tarzına, sıra dışı tasarımlardan uluslar arası markalara birçok seçeneği size sunan bu cennettin en önemli ürünleri şüphesiz değişik tasarımlarda kıyafetler, portakallı bisküvi, lavanta ve sabundur.
Limonlusundan, üzümlüsüne, greyfurtludan vanilya özlüsüne kadar sayısız çeşidi ve şekli olan sabunları birçok hediyelik eşya satıcısından değişik fiyatlarla alabilirsiniz. Özellikle sizlere Liman bölgesinde birçok yerde şubesi olan Savonnerie Marseillaise de la Licorne zincir dükkanlarını bu konuda önermekteyiz. Zamanı olan kişiler için de Cours Julien’deki merkez atölyesinde saatleri de denk gelirse sabunların nasıl yapıldığını görebilir, öğrenebilirsiniz.
Lavanta veya sabun kadar bir diğer ünlü alamet portakallı ince uzun bisküvilerdir. Birçoğumuz için lezzetli olmayan hatta içinde portakal aromasını bile alamayan bizler dışında şehre gelen her turistin mutlaka aldığı hatta torba torba aldığı bisküvler için biraz sokak arşınlamanız gerekiyor. Bu bisküvilere limanın güney batısında Jardin du Pharo yakınında Four des Navettes’ten alabiliriniz.
Four des Navettes Adresi: (136 Rue Sainte)- www.fourdesnavettes.com 
Değişik tasarımlara meraklıysanız yolunuz Rue Lulli, Rue Paradis, Cours Lieutaud, Rue Francis Davso ve Rue Beauvau caddelerine düşmelidir.

22 Kasım 2013 Cuma

St. Petersburg (Rusya) Kentsel Projeler Raporu

Rapor İçeriği
1. BÖLÜM-GENEL ÇERÇEVE

1.1. Rusya (Yönetim ve Politika, Federatif Özerk ve İdari Bölgeler, Coğrafya ve İklim, Ekonomi, Demografi, Doğal Kaynaklar ve Çevre)

1.2. St.Petersburg (Yönetim ve Politika, Ekonomi, İdari Yapılanma, St. Petersburg’nın Kentsel Gelişimi)

2. BÖLÜM-ST.PETERSBURG PLANLAMA YAPISI

3. BÖLÜM-ST.PETERSBURG MEKÂNSAL GELİŞME STRATEJİLERİ ve KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİ

3.1. Yeni Hollanda (New Holland) Adası Kültürel Kentleşme Projesi
3.2. Apraksin Dvor Kentsel Yenileme Projesi
3.3. Marine Façade (Deniz Cephesi) Kıyı Dönüşüm Projesi
 
ÖZET
Yeni Hollanda (New Holland) Adası Kültürel Kentleşme Projesi

Yeni Hollanda Adası (Rusça:Но́вая Голла́ндия), Kryukov Kanalı ve Admiralty Kanalı’nın bağlı olduğu Moika Nehri’nin Neva Nehri ile bağlanmasısırasında 1720 yılında oluşturulmuştur. Üçgen şekilli ada ismini bir dizi kanal ve gemi tesisleri barındırdığı ve yapısal olarak benzediği Amsterdam’dan almıştır.

Apraksin Dvor Kentsel Yenileme Projesi

Şehrin en eski yerleşim yerlerinden birinde bulunan Apraksin Dvor, elektronik eşya, saat, ucuz kıyafet, çalıntıeşyalar, CD ve oyuncak gibi birçok eşyanın satıldığı ekonomik olarak canlıolmasına rağmen bir çöküntü alanına dönüşen bir ticaret merkezdir. Bölgedeki binalar halen kullanılmakla beraber çürümeye ve köhneleşmeye yüz tutmuşyapılardır. Bu bölgede satış yapanlar genellikle Azerbaycan, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan ülkelerinden gelen göçmenlerdir.

Bölgenin gelişiminden sorumlu olan Glavstroy şirketinin gerçekleştirdiği mastır plan yarışmasını Rusya’da ilk kez proje hazırlayacak olan Wilkinson Eyre kazanmıştır. Wilkinson Eyre’nin bölge için gerçekleştirdiği planda bölge geliştirici tarafından da önerilen; otel, eğlence merkezi, ofis ve konut fonksiyonları yer almıştır.

Marine Façade (Deniz Cephesi) Kıyı Dönüşüm Projesi

Proje St. Petersburg Belediyesi ve Marine Façade Yönetim Şirketi olarak bir kamu-özel sektör ortaklığı çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. Projenin temel amacı 476 Hektarlık bir dolgu alanıoluşturarak bu alan üzerine deniz yolcu limanıoluşturmaktır. Proje yaklaşık olarak 3 milyar dolarlık bir yatırımdır. Proje kapsamında; 1,5 milyon m² ofis alanı, 3 milyon m² konut alanı, bunların yanısıra perakende, eğlence ve sosyal donatı alanları, iki metro istasyonu ve bir marina inşa edilmesi düşünülmüştür.(Marine Façade-Wikipedia, 2012)
Raporun ayrıntıları için ordanburdanhertelden@gmail.com mail atınız...

15 Eylül 2013 Pazar

Barselona (İspanya) Gezi Notları

Bu Yazı City Life Dergisi' nde (2. Sayı Eylül 2013) Yayınlanmıştır.

Sıcak bir Akdeniz şehri… Barselona

Barselona… İspanyanın kalbi… Cıvıl  cıvıl sokakları, sanatla yaşayan halkı, Gaudi’nin mücevverleriyle süslü şehir; Her sokağından, meydanından ayrı bir melodi yükselen, sokaklarında müzisyenler, ressamlar ve pandomim sanatçılarının yer aldığı, Modernizmin öncüsü, Art Nouveau’nun çılgın uygulayıcısı dahi mimar Antoni Gaudi’nin nakış gibi işlediği Barselona.
Nerelere görelim gezelim demeden önce Barselona ve ilginç tarihine bir göz atalım. Çünkü Barselona şehrinin tarihi bağlı olduğu İspanya’dan bile eski. Bir liman kenti olan Barselona’ya ilk yerleşenler İberli bir boy olmakla birlikte, Kartacalı Barca ailesi tarafından kurulduğu sanılan kentin, eski adı Barcino’nun da bu addan türediği ileri sürülür. Romalıların, Vizigotların (415), Endülüs Emevilerinin (713), Frankların (801) eline geçen kent, Fransız kralının komutasındaki İspanyollarca ele geçirildi. 9. yüzyıldan 12. yüzyıla kadar kenti Barselona Kontları tarafından yönetilen bölge daha sonra birçok ülkenin egemenliği altına girdi.1800 lü yıllarda ve özellikle Napolyon Savaşlarından sonra kent Katalan Milliyetçiliğinin odak noktası olmuştur.1900’lerin ortalarında yaşadığı iç savaş ayaklanmaları sonucu hükümeti devralan General Franco 1975’li yıllara kadar şehri askeri düzen içerisinde yönetmiştir. 1978 devrilen askeri diktatörlük yerine yep yeni bir hükümet gelmiş ve ilk icraatı yeni anayasanın kabulu olmuştur.Bu tarihten sonra şehirde başlayan hızlı gelişim Barselona şehrini Avrupa’nın en önemli bir çekim merkezi yapacaktır. Bu hızlı gelişime 1992 olimpiyat oyunlarının bu şehirde yapılması da katılınca şüphesiz Barselona şehrinin Avrupa’nın en önemli merkezlerinden birisi haline gelmiştir. Düzenli ve planlı yerleşimler, doğru yatırımlar ve iyi kurgulanmış tasarımlar ile Barselona iyi yaşanabilir kentler arasında yerini almıştır.

Futbol takımı, Formula 1 yarışları, bitmeyen Sagrada Familia Kilisesi, Gaudi’nin muhteşem eserleri, up uzun plajları, butik otelleri, hayatın hep yaşadığı La Rambla ,flemengo gösterileri ile Barselona sizleri bekliyor…

Yemek Denilince…

Barselona mutfağı Türklere çok ta yabancı değildir. Akdeniz mutfağının kullanıldığı Barselona’da Katalan zevkine göre hazırlanmış deniz mahsulü ürünler çok sık tercih edilmektedir.  Acı ve tuzlunun uygun oranlarda karıştırılarak hazırlanan bu yemeklerden size en çok “Paella” yı önermek istiyoruz. Paella; tavuk, pirinç, safran, kalamar, midye gibi birçok deniz ürününün çeşitli karışımlarından elde edilen bir yemektir. Bir diğer önerimiz İspanyol kültürünün ayrılmaz bir parçası olan soğuk veya sıcak olarak alına Tapas’dır. Türkçe karşılığı Kapak” olan Tapas hakkında 2 büyük rivayet vardır. Bir rivayete göre Kral Alfonso döneminde meyhanelerin sadece şarap servis etmesi yasaklanınca şarapla kadehinin tepesinde ekmek üstüne konulan göstermelik atıştırma lokmalarından çıkmış. Bir diğer iddiaysa ağzı açık duran kadehin içine meyve sinekleri düşmesin diye her yudum sonrası tepesini ekmekle kapatan Endüsüs şarap tutkunlarına bağlıyor kökenini. Her iki durumda da işin içinde şaraba bir yarenlik var. Ünü Dünya’ya yayılan ve ülkenin en sevilen yemeklerinden olan Tapas küçük tabaklarda servis edilen bin bir çeşit mezedir. Şehrin genelinde bir çok Tapas Bar bulabilirsiniz. Sizler için önerebileceğimiz “Taller De Tapas” şehrin pek çok noktasında şubeleri bulunan bir restoran zinciridir. Tapas olarak ne yiyelim derseniz size kesinlikle ilk sırada “Patates Braves” öneriyoruz. Denemeden olmaz!

Barselona’da özellikle Müslüman turistler tarafından sıkça tercih edilen “Pa amb Tomàquet” unutulmaması ve denenmesi gereken diğer bir lezzettir. Pa amb tomàquet kızarmış ekmeğin domates ve zeytinyağı ile harmanlanması ile oluşan çok güzel bir aperatif yiyecektir. Yapılışı basit gibi olsa da özellikle Müslümanlar ve birçok Katalan için çok tercih edilen bir yiyecektir.

Barselona bir Akdeniz şehri olmasından dolayı çok çeşitli deniz mahsullerini size sunmaktadır. Özellikle birçok turistin de gittiği Villa Olimpic veya Port Olimpic  Marina bölgesindeki çeşitli balık restaurantlarında mutlaka kendinize göre bir lezzet bulabilirsiniz. Fiyatları şehrin içindeki yerlere göre daha pahalı olan bu mekânlar birçok turist acentası tarafından tercih edildiği için son derece de güvenlidir.

Saydığımız bu lezzetleri Barselona’nın Dünyaca ünlü içkisi Cava şarabı ile şık bir kombine yapabilirsiniz. Katalonya bölgesinin en önemli içkilerinden olan Cava kelime anlamı olarak Mahzen anlamına gelmektedir. Tipik bir köpüklü şarap olarak betimlenen Cava hemen hemen her yerde bulabileceğiniz lezzeti kadar fiyatı ile de çok cazip bir içkidir.

Unutmadan söyleyelim, Barselona’da şık bir yerde yemek yemek ve hoşça vakit geçirmek istiyorsanız şık restaurantların saatleri 20.00 de açılmaktadır. Bu saatten önce yemek için bulabileceğiniz yerler fast food mekanlarıdır. Hele ki ünlü bir yere gideceksiniz rezervasyon yapmadan hiç yola koyulmayın.
 
Nerelere Gidelim…
 
Barselona tam bir açık hava müzesi gibidir. Gerek müzeleri, gerek sanata ve sanatçıya verdiği değerleri, gerek yaşam tarzları, gerek yemek kültürleri, gerek futbola ve spora olan düşkünlükleri ile İspanya’nın  göz bebeğidir.
 
Şehir tüm güzelliklerini ve farkındalıklarını şüphesiz Antoni Gaudi'ye borçludur. Gaudi 17 yaşında Barselona’da mimarlık eğitimi almış, önce sevdiği kadını ardından da ailesini kaybetmesinden dolayı, içine kapanık bir yaşam sürmeye başlamıştır. Zamanla tüm hayatını sanata adamıştır. Değişik ve enteresan tarzıyla, kısa zamanda dikkat çeken bir mimar olmuştur.

Sagra da Familia Kilisesi: “Kutsal aile” anlamına gelen kelime anlamı dışında en çok kullanılan anlamı “Bitmeyen Kilisedir”. Gaudi’nin Nevşehir dolaylarında bir dönem kalıp etkilendiği peri bacalarından esinlenerek başladığı Sagra da Familia 100 yıldır devam etmektedir. 8 Euro karşılığında Barselona şehrini, 1900 ler de yapılan ızgara şeklindeki planını seyredebilirsiniz ama bunun için 8 Euro dışında uzun kuyruğu da göze almalısınız. Ama hiç içeri girmeye gerek yok, dışarıdan tüm görkemini izlemek çok daha keyiflidir.( İlla içeri girmek isteyenler iinternetten e-bilet satın alarak bu sıraya girmeden de içeri giriş yapılabilmektedir)

La Rambla Caddesi: İstanbul’un İstiklal Caddesi demek herhalde yanlış olmayacaktır. Marinayi Katalunya Meydanına bağlayan caddede sıra sıra turistik dükkanlar, showlar yaparak geçimini sağlayan sanatçılar, opera ve tiyatro salonları ve meraklı gözlerle etrafı izleyen birçok turisti görebilirsiniz. Katalunya Meydanına bağlanan bu caddeye ulaşım son derece basittir. Kime sorsanız söyleyebilecek derecede kolay ulaşımı olan cadde tarihi merkez olan Ciutat Vella’nın tam ortasında yer almakta ve yolunuzu bulmak için turistleri izlemeniz yeterli olacaktır.

FCB Nou Camp Stadı: Barselona’ya geldiğinizde ilk yapılacaklar arasında şüphesiz hemen gidip bu büyüleyici stadı görmek olacaktır. 1954 yılında temeli atılan tarihi stat 98.000 kişilik kapasitesiyle Avrupa’nın en büyük stadı ünvanını taşımaktadır. Stada metro, hop on hop off otobüsleri ile kolayca ulaşabilirsiniz. Şanslı iseniz bir Barselona maçına denk gelmişseniz ne olursa olsun bu keyifli deneyimi mutlaka yaşamalısınız. Ama üzülmeyin maç yoksa bile bu atmosferi yaşamanızı izin verebiliyorlar. Müzesini ve ziyaretçilere ayrılmış tribünlerde fotoğraf çektirmek için istiyorsanız 15 Euro’yu gözden çıkararak bu atmosfere girebilirsiniz.
 
Montjuic Tepesi: Barselona’nın güneybatısında kalan rakım olarak şehri rahatlıkla panoramik izleyebileceğiniz yükseklikte bir tepedir. Ulusal Sanat Müzesine gitmek, ünlü mimar Santiago Calatrava’ nın tasarladığı Telekomünikasyon Kulesini ve Poble Espanyol görmek ya da yeşillikler içinde gezinti yapmak için birebirdir. Hop On Hop Off otobüsleri ile veya marinadan teleferik ile çok rahat ulaşabilen Montjuic tepesine gitmenizi şiddetle tavsiye ediyoruz.

Barselona Limanı: Akdeniz’in en güzel ve işlek limanlarından birisidir. Yılda yaklaşık 700.000 geminin giriş çıkış yaptığı liman şehrin turizm den sonra en büyük gelir kaynağını oluşturmaktadır. Barselona limanı yakın tarihe kadar büyük ticaret gemilerine ve özel yolcu gemilerine ev sahipliği yapmaktaydı.1992 Barselona olimpiyatları çerçevesinde şehirde başlayan dönüşüm hareketleri liman bölgesinin de yenilenmesini sağladı. Limanın şehre yakın olan bölümü olan Port Vell bu etkilenmenin odak noktası olmuştur. Olimpiyatlar öncesinde boş ambar, tren yolu depoları ve fabrikaların olduğu bir yer olan Port Vell bu dönüşümle her yıl 16 milyon kişinin ziyaret ettiği bir kültür sanat alanına dönüşmüştür. Limanda Maremagnum isimli bir alışveriş merkezi, Avrupa’nın en büyük akvaryumu olan IMAX en önemli odaklar olmuştur. 22 kısımdan oluşan akvaryumda 6 milyon litre deniz suyu kullanılmakta olup 8000 kadar balık çeşidi yaşamaktadır. Yine limanın Port Vell kısmına komşu Barcelonata semtini de görmeden olmaz. Sıra sıra restaurantların yer aldığı eski bir balıkçı bölgesidir. Eğer Barselona’da denize gireceksiniz uzun plajların başlangı noktası Barcelonata’dır.

Park Guell : Barselona’nın en önemli simgelerine imza artan ünlü Mimar Antonio Gaudi tarafından Guell ailesinin soyluluk göstergesi olarak 1900 ile 1914 yılları arasında yaptığı çok güzel bir parktır. 1923 yılında halka açılan park Unesco Dünya Miras Listesi’nde de yer almakta ve çeşitli periyotlarda restorasyon çalışmaları devam etmektedir. Par Guell Barselona şehri için ilgi çekici bir urizm merkezi olsa da arsa sahipleri Guell ailesi için sonu hüzünle biten bir ticaret yatırımıdır. 1900l ü yıllarda arsayı alan Guell ailesi burada içerisinde 60 tane evin yer alacağı kendi içerisinde toplanma ve pazarının olacağı bir site yapmak istemekteydi. Fakat şehrin uzak noktasında olan bu alana hiç kimse yatırım yapmadı.1918 yılında alan devlete geçmiş ve park olarak halka açılmıştır. İçerisinde ziyaretçiler ve parka bakan kişiler Gaudi tarafından tasarlanan  iki tane ev inşa edilmiştir.Ayrıca parkın girişide yine Gaudi tarafından tasarlanmış ve Park Guell simgesi olan Dragon görünümlü kertenkele heykeli de burada yer almaktadır.Park Guell gelmek isteyenler metro ile gelip Lesseps durağında indikten sonra 300 metre kadar yürüyüp ulaşabilirler.

Casa Mila: Gaudinin kendi kişisel dünyasını yansıttığı ve mimarisi ile ön plana çıkan Casa Mila bir diğer görülmesi gereken yerlerdendir. Antoni Gaudi tarafından inşa edilen ve Sagrada Familia’ya adamadan önce yaptığı son çalışmadır. Casa Mila’nın yapılması zengin bir işadamının Casa Batllo binasından etkilenip Passeig de Gracia’nın köşesinde bir bina yapılmasını istemesi ile olmuştur. Sonuç olarak Casa Batllo’dan daha az renkli ve görkemsiz bir bina yapılmıştır. Casa Mila ile geleneksel mimari özellikleri kırılmıştır. İnşa sırasında çeliğin kullanımı ile düzensiz zemin planları gerçekleştirilmiştir. Casa Mila’yı ziyaret etmek için tam bilet 16.50 Euro ve sesli rehber hizmeti için 4.5 Euro ödemeniz gerekmektedir.

La Boqueria: Barselona La Rambla caddesi üzerinde turistik halk pazarıdır. Geçmişi 1200 yıllara dayanan pazarda yaklaşık 30.000 çeşit ürün satılmaktadır. Şekerden, kuruyemişlere, meyve sebzeden, et balık çeşitlerine tam bir renk cümbüşünü göreceksiniz La Boqueria’da. Pazara aç gelmişseniz çok şanslısınız, önce deniz mahsullerinden oluşan bir yemek, sonrasında değişik tatlarda meyvelerle uygun bir yemek yiyebilirsiniz.

Poble Espanyol: 1929 yılında Barselona’da düzenlenen Barselona Uluslararası Sergisi için tasarlanmıştır küçük bir İspanyol köyüdür. Mimar Francesc Folguera ve Ramon Reventos  tarafından tasarlanan ve 13 ayda bitirilen İspanyol Köyü nün kuruluşunda 6 ay açık kalması planlanmıştır. Fakat sergi sonrası turistlerin ve yerel halkın gösterdiği yoğun ilgi sonrası Barselona hükümeti nin aldığı karar ile kalıcı hale gelmiştir. Galice’den Bask bölgesine, Aragon’dan Endülüs’e birçok farklı mimariye ev sahipliği yapan köy şehrin güneyinde yer alan  Montjuic Tepesinin yamacında kurulmuştur. Köyün giriş ücreti Köyün girişi ücretli olup yetişkinler için 11 Euro’dur. Gelmek isteyen misafirler için en uygun ulaşım Hop On Hop Off otobüsleridir.
 
Nasıl Gezeceğiz…

Barselona şehri ulaşım yönünden son derece gelişmiştir. Taksi, metro, tramvay, turistik otobüsler, yerel otobüsler ve hatta bisikletler; Ulaşımınızı sağlayacak birçok seçenek mevcut. Şehir içinde size önerebileceğimiz kesinlikle metro ve tramvaylardır. Alacağınız günlük veya T10 biletlerle sınırsız istediğiniz yere gidebilirsiniz. Ayrıca Avrupa’nın birçok yerinde kullanılan Hop On hop Off otobüsleri ile de şehre çok rahat ve uyguna gezebilirsiniz. 1 günlük sınırsız kullanım ücreti 25 Euro olan otobüslerle şehirde 3 alternatif rota sizlere sunulmaktadır. Kırmızı rota şehrin en önemli birçok noktasına gittiği için ilk tercihiniz bu olmalıdır.

Madem Geldik…
Barselona şehri turistik ve kültürel açıdan birçok seçeneği sizlere sunmaktadır. Fakat zamanını iyi kullanan planlı turistler için buralara kadar gelmişken yakın bölgelerine de gitmek son derece keyiflidir. Özellikle turist kafileleri tarafından tercih edilen ve Barselona’ya gelen birçok turist tarafından ziyaret edilen yer Andorra’dır.
Andorra Barselona’dan otobüs ile 3,5 saat uzaklıkta Fransa ve İspanya arasında sıkışmış minik bir ülkedir. Tam bir alışveriş cenneti kabul edilen Andorra’da gelir vergisinin olmaması yüzünden alınan eşyalar da %20 daha uygun olmaktadır. Lakin ülkemizde bin bir çeşit ve çok daha kaliteli ürünler bulabileceğinizi unutmayın. Andorra değişik zaman geçirmek isteyenler için günübirlik iyi bir seçenektir.
Bu kadar olu gelip ve tatil için daha zamanınız varsa 2 günlük IBIZA Adası turunu da size önerebiliriz. Adını hepimizin duyduğu ve hakkında az da olsa bilgi sahibi olduğumuz İbiza adası sahilleri ve durmayan gece yaşantısıyla öne çıkmaktadır. Bilinen Dünya’ca ünlü DJ ler performanslarını sergilemek üzere haftanın bazı günlerinde bu adaya gelip partilere gelen gençlere çoşturmaktadır. Sizlere önerimiz gezi tarihlerinizden 3-4 ay öncesinde charter havayolu Vueling ile bilet almanızdır( Barselona’dan İbiza’ya gidiş dönüş uçak biletini 100 Euro mal edebilirsiniz.)

İspanya denilince akla şüphesiz ilk geleceklerden biriside flemenko gösterisidir. İspanya’nın halk dansı olan flemenko, güzel İspanyolların kızlarının ayaklarını hafifçe yere vurarak, elleriyle ritim tutarak yaptıkları güzel ve gösterişli bir dans olarak akıllarımızda yer etmiştir. Bu dansta, özellikle renkli kıyafetler, ellerde sallanan yelpazeler ve kıyafetleri tamamlayan saçların arasına takılan güller, hem göze hem kulağa hitap eder.Yerel ve ulusal birçok flemenko gösteri merkezine gidebilir bu büyülü atmosferi yaşayabilirsiniz.Eğer şanslıysanız La Rambla üzerinde Barselona’nın en ünlü flemenko gösteri merkezindeki showlara katılabilirsiniz. Bazı günlerde gösterilere açık olan bu merkezde bilet fiyatları 33 Euro’dan başlamaktadır.(Detaylı bilgi için www.barcelonayflamenco.com ziyaret edebilirsiniz)
Nasıl Gideceğiz…
Ülkemizden Barselona’ya birçok tur şirketinin düzenlediği seyahat ile gidilebildiği gibi THY ve Pegasus ulusal firmalar ile tur dışında da rahatlıkla gidilebilmektedir. Yaklaşık 3.5 saat süren yolculukla Barselona şehrine varabilmektesiniz. Varış sonrası Barselona El Prat Uluslararası Havalimanından şehre birçok alternatif ile varabilirsiniz. Şehrin merkezine kadar giden shuttle, tren ile daha uygun bir plan yapılabileceği gibi taksi ile de 35-40 Euro bir fiyat ile merkeze gidebilirsiniz.

Pegasus           : www.flypgs.com
THY                   :www.thy.com.tr
 
Schengen Anlaşması’na taraf olan İspanya’ya seyahat edecek olan Umuma Mahsus Pasaport hamili vatandaşlar vizeye tabidir. Hizmet ve Hususi pasaport hamili vatandaşlar ise altı ay içinde doksan günü aşmamak kaydıyla, İspanya’ya yapacakları seyahatlerinde vizeden muaf olmaktadır. İspanya Schengen vizelerinin en kolay alımı İspanya başkonsolosluğu taşeron firması vfsglobal aracı şirket tarafından yapılmaktadır.(Detaylı bilgi için http://vfsglobal.com/spain/turkey adresi ziyaret edilebilir)

Nerede Kalabiliriz…
 
İspanya turizmin merkezi kabul edilen Barselona’da her bütçeye uygun seçenekler bulabilirsiniz. İster tarihi şehir içinde butik bir otel, ister alışveriş merkezlerinin dizildiği Diagonal’de lüks bir otel. Ufak öneri; merkezde tutulabilecek bir otelden şehrin tüm turistik noktalarına toplu taşıma ile ulaşabilirsiniz. Ama bu sizi yanlış yönlendirmesin, gelişmiş metro ağı sayesinde şehrin en uzak noktasına bile ulaşım gece yarısına kadar bulunmaktadır.
 
Oteller dışında kalabalık aile ve arkadaş grupları için önerimiz apart evlerdir. Geceliği cüzi fiyatlarda alabileceğiniz apart evlerde her türlü imkan bulunmakta olup, ev rahatlığını hissedebileceğiniz güvenli yerlerdir.

Birkaç Öneri Bizden,
 
Barceló Raval, Hotel Continental Palacete, Husa Barselona, Avenida Palace şehrin merkezinde yürüme mesafesindeki otellerdir.  Ayrıca 1 metro durağı mesafede olan H10 Port Vell veya NH Podium da tercih edilebilir. Kalabalık bir grup iseniz www.apartime.com sitesi üzerinde de istenilen bölgede ve büyüklükte apart daire tutabilirsiniz. İnternet sitesi üzerinden kredi kartınızdan bir miktar depozito kesildikten sonra adınıza rezervasyon yapılmakta ve daireye gittiğinizde kalan kısım kredi kartınızdan çekilmektedir.
 
Ne Zaman Gidelim...

Barselona için uygun mevsim bahar ve yaz aylarıdır. Akdeniz ikliminden dolayı çok sert kışlar geçmemektedir. Akdeniz iklimine sahip olan Barselona’da yazlar sıcak ve kurak,kışlar ılık ve hafif yağışlı geçer. Yıllık ısı ortalaması 15,5°C’dir. Barselona’da en soğuk dönem Aralık-Şubat (ortalama ısı 9°C), en sıcak aylar ise Temmuz ve Ağustos’tur (ortalama ısı 24°C).
 
Denizinden güneşinden yararlanmak isteyenler Temmuz-Ağustos aylarını tercih edebileceği gibi kültürel turlar içinse Nisan-Mayıs ayları son derece güzeldir.
 
Avrupa’nın ve Akdeniz’in incisi Barselona’ya sizler için gittik, gördük ve en ince ayrıntısına kadar değerlendirdik. Umarım yazımızdan memnun kalırsınız, bir başka şehirde bir başka diyarda görüşmek üzere.  Sağlıcakla Kalın...
 

Gayrimenkul Dünyası "Kentsel Dönüşüm"

Bu Yazı City Life Dergisi' nde (2. Sayı Eylül 2013) Yayınlanmıştır.


Bu sayımızda İstanbul ve Türkiye’nin şehircilik alanında en önemli sorunlarından kentsel dönüşüm konusuna değineceğiz. Kentsel Dönüşüm nedir, nasıl ortaya çıkmıştır, nasıl yapılır sizlerle paylaşacak önümüzdeki sayıda çeşitli kentsel dönüşüm uzmanlarıyla röportajlar yaparak sizlere ilk ağızdan bilgiler sunacağız. İsterseniz vakit kaybetmeden hemen başlayalım…
Kentsel dönüşüm tüm Dünya’da başlangıcı 1950’lere dayanan ve ülkemizde de 1980’li yıllardan sonra ortaya çıkan bir olgudur. Ülkenin ücra köşelerinden büyük kentlere iş, aş ve yaşam alanı bulmak amacıyla insanların yaptığı göçler nedeniyle büyük şehirlerin çeperlerinde gecekondulaşma ve kaçak yapılaşmalar başlamış, çarpık kentleşme ile karşı karşıya kalınmıştır. Gecekonduların ve kaçak yapıların ruhsatsız, sağlıksız oluşuna birde ülkemizin deprem gerçeği eklendiğinde yaşam alanlarının büyük tehlikede olduğu ortaya çıkmaktadır. 1999 yılında Marmara’da ve ülkenin diğer şehirlerinde gerçekleşen depremler gösterdi ki şehirlerimizin birçok bölgesi risk altındadır.
Ayrıca şehirlerin diğer bir sorunu olan altyapı, sosyal donatı ve yeşil alan eksikliği de bu risk faktörlerine katıldığında yaşadığımız çevre giderek yaşanılmaz bir hale gelmektedir.
İşte bu noktada tüm Dünya’da kabul gören en iyi yöntem Kentsel Dönüşüm’dür. Ülkemizde yaşanan bu sıkıntıların giderilmesi, sağlıklı güvenilir ve yaşanabilir kentlere kavuşulabilmesinin çözüm olan kentsel dönüşüm yapılan yanlış uygulamalar ve çeşitli siyasi politikalar yüzünden halka farklı yansıtılmış, doğru anlatılamamıştır. 
Barselona 22@ Proje Alanından Bir Fotoğraf
Türkiye aslında kentsel dönüşüm’e yabancı değil. Ankara ‘da yapılan Kuzey Ankara Girişi, Dikmen ve Portakal Vadileri; İstanbul ‘da Küçükçekmece, Fikirtepe, Sulukule derken doğru yanlış birçok uygulama ile kentsel dönüşüm genç yaşlı, kadın erkek herkesin biraz bilgi sahibi olduğu bir olgu haline gelmiştir.
Özellikle son 10 yılda hükümet, sivil toplu örgütleri, gönüllüler sayesinde şehirleşme ve kentsel dönüşüm adına çok ciddi adımlar atılmaktadır. Yakın zamanda kabul edilen 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile de bu adımlar daha da hızlanmıştır.
 
Halk arasında ‘Kentsel Dönüşüm Yasası’ olarak bilinen ‘Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun 31.05.2012 tarihli resmi gazetede yayınlanarak kanunlaşmıştır. Kanun çerçevesince riskli alanlar tespit edilecek ve bu riskli alanlarda bulunan yapıların bakanlığın belirlediği kurumlar tarafından kontrolü yapılacaktır. Bu kontroller sonucunda riskli olduğu bilimsel olarak tespit edilen yapıların yıkılması ile dönüşüm başlayacaktır.
 
Mülk Sahipleri, kiracılar neler yapacak kısaca bahsedelim…

Öncelikle taşınmaz sahiplerinin yapması gereken binalarının depreme karşı ne kadar güvenli olup olmadığının tespitidir. Bu amaçla Bakanlık tarafından lisans verilen kuruluşlara başvuru yaparak binanızın incelenmesi gerekmektedir. Lisanslı kuruluş tarafından yapılacak ayrıntılı inceleme sonrasında hazırlanan teknik rapor Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ na sunulur. Binanız depreme karşı güvensiz olduğu Bakanlıkça da onaylanır ise Bina “Riskli Yapı” olarak belirlenir ve kanun kapsamındaki indirim ve kredilerden yararlanılması için hak kazanır.

http://www.csb.gov.tr/db/yalova/icerikbelge/icerikbelge1642.bmp
Riskli yapı ilanı yapıldıktan sonra binada oturan tüm maliklere resmi tebligat ile bu bilgilendirme yapılmaktadır. Bildirimlerin yapılmasından sonra 60 gün içinde bina maliklerinin en
az 2/3 (tapu hisse) çoğunluğu ile Bina Ortak Karar Protokolü hazırlayıp bağlı bulunan İl Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü’ ne başvurması gerekmektedir. Binanın yeniden inşaatı veya güçlendirmesinin yapılması kapsamında maliklerce anlaşma yapılan müteahhit şirket ile proje hazırlanır ve ilgili Belediye’den ruhsat alınır. Bu aşamada Bakanlık tarafından protokoller yapılan bankalar tarafından Kentsel Dönüşüm Kredisi istenirse başvuru yapılarak alınabilmektedir. İnşaatınız tamamlanarak yine ilgili belediyeden iskân alınarak kentsel dönüşümünüz tamamlanmış olur. (Daha ayrıntılı bilgi almak isteyenler için Bakanlığın web Sayfası yazının sonunda verilecektir.)

Bakanlık tarafından protokol yapılan Bankalar müşterilerine çeşitli faiz oranları ve vade olanakları sunmaktadır.
Genel Olarak Kentsel Dönüşüm Kredisi:

·         Faiz oranları Aylık:0.39-0.50

·         Vade Aralıkları: 24 Ay -120 Ay
Ayrıca kentsel dönüşüm kredisinden yararlanmak istemeyen kişiler için bir diğer seçenek kentsel dönüşüm kira yardımıdır. Ayrıca kentsel dönüşüm kredisinden yararlanmak istemeyen kişiler için bir diğer seçenek kentsel dönüşüm kira yardımıdır. Kentsel Dönüşüm Kira Yardımı 18 ay için verilmekte olup geri ödemesizdir.

Aslında karışık gibi gözükse de kentsel dönüşüm son derece basittir. Yıllardan beri Avrupa’dan Asya’ya Amerika’dan Orta Doğu’ ya birçok ülke bu yöntemi şehirlerinin güzelleştirilmesi ve halkının daha iyi şartlarda yaşaması için kullanmaktadır. Barselona’sa 22@, Paris La Defence, Liverpool One, Londra Thames Gateway, Marsilya Euromediterranee, Hamburg Hafencity, Guangzhou River, Beyrut Solidere, Newyork Hudson Yards ve sayabileceğimiz bir çok dönüşüm projelerinde dönüşümün şartları değişse de değişmeyen tek şey insan’dır.
 



İnsan odaklı yapılacak Dönüşüm başarıya ulaşır…

Bu sayımızda gayrimenkul sektörünü birebir ilgilendiren ve yeni çağın en büyük projesi olan kentsel dönüşüm konusuna yer verdik. Kısaca size kentsel dönüşümü ve ülkemizde uygulama biçimini anlatmaya çalıştık.


İlgili Linkler:

www.kentseldonusum.gov.tr
www.csb.gov.tr

Dergi Görseli:



30 Ağustos 2013 Cuma

FUE Yöntemi ile Saç Ekimine Dair Bir Anı


Saç ekimi son derece titizlikle araştırılması gereken, hem ruhunuzu hem de bedeniz estetik olayı haline gelmiştir. Gerek irsi gerek ise yaşam koşullarından dolayı saç kayıpları ile baş başayız. Özellikle erkekler bu konuda daha şanssız, bu kayıp oranları onlarda daha da fazla.
Bu yazımda hem yol göstericisi olmasından hem de nelerle karşılaşacağınızı bilmeniz açısından bu anımı sizlerle paylaşıyorum.

Uzun süren araştırmalarım ve arkadaş tavsiyelerim sonucu doktorumdan randevu alarak bu yola koyuldum. Doktorumla geçen yarım saat sonunda kafamda oluşan soru işaretleri tamamen kaybolmuş, artık kendimi iyice hazır hissetmeye başlamıştım. Doktorunuzun tavrı, size olabilecekleri anlatması ve dürüst izlenimi burada çok önemli. Size Dünyaları vadeden, belki Bradd Pitt olacağınızı söyleyen birçok doktor görebilirsiniz, siz siz olun reklamlara, uydurma haberlere, internetteki yanlı yorumlara kanmayın. Bilindik, güvenilir kişilere kendinizi emanet edin.(3500 tane ektik deyip 2500 tane ekilebilir ama sizden 3500 tanenin fiyatı alınabilir)

Evet, bu sonuçta ticaret, birçok fiyat politikası var. Ama unutmayın ki önemli olan doktorun el marifeti ve doğru sayıda saç ekimi. İşte bunları birleştirdiğinizde zaten birçok saç merkezini elemiş oluyorsunuz.

 
Artık beklenen gün geldi ve yeni saçlarıma kavuşacağım için heyecanlıyım. Gerçi yeni saç dememe bakmayın, yanlardaki saçlarım yer değiştirecek ve üste doru geçecekti. Sabah kahvaltımı en iyi şekilde yaparak yola koyuldum. Bütün gün sürecek operasyon için kendimi iyice hazırladım ve “tamam, hazırım” diyerek kendimi doktoruma emanet ettim.
Saat:10.00 mavi önlüğümü giymiş, anestezi için bekliyorum. Öncelikle nereye nasıl taşıma yapılacağına dair bir planlama yapıldı. Bu planın her aşaması tamamen doktor tarafından sıfıra vurulan kafam üzerinde çizgilerle anlatıldı. Artık işe başlandığını ve yolun dönüşü olmadığını o çizgilere bakarak anlayabiliyorsunuz. Planlama tamamlanmış, artık küçük iğneler ile anesteziye geçildi. Planlama esnasında belirlenen kök alma bölgelerine göre kafanızın uyuşturulması için küçük iğneler ile deri altına anestezik ilaçlar verildi. Yavaş ve biraz can yakıcı süreç olmasına karşın dayanılmayacak bir süreç değil. Benim kök alma bölgemde yaklaşık benim sayabildiğim 15-20 adet iğne vuruldu ve artık beton gibi bir kafam olduğunu son iğnenin etkisinden sonra anladım. Tuğla düşse kırılmazdı.

İşte bu operasyonun en acısız ve keyifli anı başladı. Küçük bir mikro motor ile saç kökleriniz etrafından ayrılıp el ile toplanmaya başladı. Hem görüşme sırasında hem de operasyon başında söylenen rakama göre benden 3500 greft alındı.(Saç köküne greft deniliyor). Burada doktorun hızlı ve uygun yerlerden saç alması çok önemli. Çünkü buradan alınacak saçlar saçsız bölgeye ekilecek ve orada yaşaması planlanmaktadır.

 
Saç kök alımı yaklaşık 3 saat sürdü ve kafam gergin ve anestezi altında. Yemek ve keyif molasının ardından operasyon en önemli anına geçtik. Kanalların açılması. Yine kök alma işlemi başında olduğu için bu sefer saç ekilecek alanının uyuşturulmasına geldi. Evet operasyonun en zor anlarından olan bu uyuşturulma işi az acılıda olsa yanıltmamak lazım, acıyor. Saç tipinize ve çıkış yönüne göre açılması gereken bu kanal işi yine doktorum tarafından büyük titizlikle yapıldı. Tek tek 3500 kanalın açılması işleminden sonra verilen ara ilaç gibi geldi. Çünkü kanal açma işlemi sıkıcı ve sabit durmanız gereken bir iş. Her ne kadar acı olmazsa da sıkılıyorsunuz. Bu işlem de adı gibi uzun sürmekte ve 2-3 saat arası kafanız ile doktor haşır neşir olmaktadır.
Büyük bir dikkatle tamamlanan kanal işleminden sonra artık son aşamaya gelmiştim. Bu aşamanın kolay geçeceğini umarım hemen devam edelim dedim. Hiç öyle olmayacağını 3 saat sonra anladım. Sadece yatıyor ve sabit duruyorsunuz ara ara anestezinin etkisinin geçtiği bölgelerde acıma hisseleri başladığı için ufak iğneler tekrar devreye giriyor, her kök açılan kanallara yerleştiriliyordu.
Saat 19.30 olmuş, boynum kafam her yerim uyuşmuş halde 3500 greft yeni yerine taşınmıştı. Kesinlikle zor ve sabır isteyen ama sonuçları olumlu olursa ruhunuzun bayram edeceği operasyon bitmişti.
Doktorum bundan sonra yapılacakları anlatmış ve ilaçlarımı yazmıştı. Artık doktorumuzun bize yapacağı işlem kalmamıştı. Bu ev taşıma işi gibi bir bölgeden saçlarımı almış bir bölgeye taşımıştır. Bu saatten sonra artık top bendeydi. Saçlarıma iyi bakacağım ve yeni bölgelerinde yaşamaları için elimden geleni yapacağım.
Operasyon sonrası sıkıntılı denemez. Çünkü anestezi sonrası bu bölgelerde çok hafif ağrı olabilir. Alacağınız bir apranax ile bunu da çözebilirsiniz. Geceniz bu küçük ağrı dışında iyi geçecektir. Fakat ekilen bölgelere herhangi bir temas bulunmaması gerektiğini düşünürseniz biraz uyku sorununuz olabilir. Genelde tepe bölgesine ekim yapıldığı için sırtüstü uyumanız sizin için en doğru pozisyon olacaktır.
İlk geceyi atlattıktan sonra ki gün ve diğer 10 gün boyunca yapmanız gereken en önemli şey ilaçlarınızı zamanında almak, ekim yapılan yeri doğru şekilde yıkamak ve 7 gün boyunca hiçbir yere bu bölgeyi çarpmamaktır.
Genelde doktorlar ekim sonrası ilk gün için sizi davet eder ve ilk yıkamanın nasıl olacağını gösterirler. Yavaş ve öne doğru hafif ılık suyla yıkamanız gerçekleştirilir ve kesinlikle havlu vb. şeylerle kurutmamız önerilir. Artık ilk yıkamada bitti sıra geldi ödemlerin dindirilmesi. Tenis oynayanlar bilir, tenis bantlarını alınlara takarlar. İşte bu bantlar alıp alnınıza 3-4 gün boyunca takmanız ödemin yavaş yavaş aşağıya inmesini sağlar ve yüzünüzün değişik biçimlerde şişmesini engeller. Günde 3-4 kez bandı 15 er dakika arayla çıkartırsanız bu süreci kolay atlatırsınız.
Artık günler geçmeye başladı ve her yıkama sonrası kabuklar biraz biraz dökülmeye başladıysa ve ekilen bölgede hiç kan gözükmüyorsa doğru yoldasınız çünkü kökler yeni bölgeye alışmaya başladı. Benim operasyonumda 7.gün sonunda kabuklarda doktor ekibi tarafından alındı ve artık insan içine çok rahat çıkabiliyorum. Sadece asker traşı modundayım. Artık 2-3 hafta sonra yeni ekilen saçların uç kısımları dökülecek ama kökler içeride kalacaklar. 3 ila 4.ay sonunda yeni saçlarınız çıkmış ve eski hayatınıza tamamen dönebilirsiniz. İş yaşamına hemen adapte olması gerekenler için süreç 10 gündür.  Sonra kısa saçlı olmak kaydıyla (ama uzuyor yavaş yavaş) hiçbir sorun yaşamadan işinize devam edebilirsiniz.
Ekilen saçlarının hepsinin çıkması, köklerin deriye tutunması ve ruh halinizin dengeye ulaşması 6-7 ayı bulacaktır. Bu süre öncesinde telaşa kapılmadan sabırla beklemek gerekmektedir.
Yeni saçlarınızla umarım güzel günler sizlerin olur, ruhunuz mutlu olur…”