15 Temmuz 2011 Cuma

Endüstriyel Mirastan Bize Kalanlar: İstanbul Gazhaneleri

Bu kısa araştırmada; Gazhane nedir, çalışma prensibi ve tarihçesi değinilerek İstanbul'da Gazhaneler hakkında kısa bilgi verilmiştir.  Araştırmanın geniş kapsamlı çalışmasında gazhanelerin yeniden kullanımına yönelik öneriler, değerlendirmeler ve Dünya ve Türkiye'den bu konu yapılmış örnekler bulunmaktadır)
 
 
Gazhane Nedir?
Gaz kelimesi Latince kökenli “cahos”, Yunanca ise “khaos” kelimesinden gelmektedir. Ancak bu kelimeyi herkesin anladığı “gaz” manasına ilk defa Flemenk Jan Baptista van Helmont (1577 -1644) kullanmıştır. Gaz başlangıçta ısınmadan çok aydınlanma için kullanılmaktaydı. Bu yüzden çeşitli Avrupa dillerinde “aydınlanma gazı” anlamına gelen isimler verilmiştir: Örnek olarak İngilizce’ de “şehir gazı” manasında “town gas”; Fransızca’da yine aynı anlamda “gaz de ville”; Almanca’ da da “leuchtgas” kelimeleri kullanılmaktadır.

Gazhane Çalışma Prensibi?
Havagazı maden kömürünün damıtılmasıyla elde edilen kokunun gaz haline dönüştürülmesiyle elde ediliyor. Maden kömürü depolandıktan sonra özel taşıyıcılarla kırıcı denilen makinelere gidiyor. Burada kırılan kömürler otomatik olarak fırınlara taşınıyor. Meydana gelen gaz özel borulardan geçerek temizleniyor ve soğutularak temizleyicilere gönderiliyor. Amonyak, naftalin gibi maddeler ayrıldıktan sonra gaz sayaçlarıyla ölçülerek gazometreye gönderilmekte ve burada depolanan gaz yer altı borularıyla şehre ulaştırılmaktadır.

Gazhane Tarihçesi?
Aydınlanma amacıyla maden kömüründen havagazı üreten ilk kişi Hollanda’nın Maastricht şehrinde doğan ve daha sonra Belçika vatandaşı olarak tanınan eczacı Jan Pieter (Jean-Pierre) Minckelers’dir. William Murdoch((1754-1839)bu konuda yaptığı deneyler sonucunda; kömürden elde ettiği dumanı arıtıp sudan geçirerek yakınca alevin beyaz ve parlak ışık verdiğini gördü. Böylece gazın yanıcı özelliği dışında da kullanılabileceğini gösterdi. 1792’de Redruth’daki evini, 1797’de Manchester polis merkezi binasının girişini ve Birmingham’daki Boulton ve Watt fabrikalarının çevresi ile 1805’te Lancashire’daki Salford’da pamuk imalathanesini aydınlattı. . İlk defa boru ile birbirlerine bağlantılı on üç gaz lambası Londra’da 1807 yılında denendi. Havagazının kötü kokusu bu çalışmaların olumsuz boyutunu teşkil ediyordu.

Havagazı konusundaki çalışmalar bütün Avrupa’yı sarmıştı. Fransız Philippe Lebon’un da havagazını kullanıp Paris’i aydınlatmaya girişmesi Murdoch’un ara verdiği bu alandaki deneylerine yeniden dönmesi için teşvik edici bir sebep oldu. Ancak Philippe Lebon, bu icadı daha ileri götürerek gazın arıtılarak da üretilebileceğini ortaya koydu. Lebon’un  öldürülmesi ile bayrağı eşi devralmış ve hükümetin desteği ile aydınlatma çalışmalarına devam etmiştir.

Alman-Çek asıllı Winzler Avrupa şehirlerini dolaşarak bir gaz şirketi kurarak Londra’nın sokaklarını aydınlatma işini üstlendi. ilk gaz fabrikasında üretilen havagazı ile Westminster Köprüsü’nün aydınlatarak gerçekleştirdi. Avrupa’daki bu buluş kısa zamanda her tarafa yayıldı. Avrupa’nın ve Amerika Birleşik Devletleri’nin önemli şehirlerinin ana caddeleri veya önemli sokaklarının gaz lambalarıyla aydınlatılır hale geldi.
 

Yedikule Gazhanesi:
Yedikule Gazhanesi sosyal hizmet amacıyla ilk kurulan havagazı fabrikasıydı.1880 yılında kurulan fabrika ile tarihi yarımadanın aydınlatma ve gaz ihtiyacı karşılanmaktaydı. Şehremameti tarafından ihale usulüyle Fransızlara yaptırılmıştır. Ulaşım kolaylığı açısından deniz kenarında surların bitimine yakın yere yapılmıştır. 1880’ den itibaren işletilen gazhane 19 Eylül 1887 de Hasan Tahsin’e devredildi. 1888 de kendisin de ortakları arasında olduğu İstanbul Şehri Tenvir Şirketine gazhanenin yönetimi geçti. Tüketimin artması, havagazı teknolojisinin yetersizliği ve o zamanki teknik deneyimlerden dolayı 1914 yılında 50 yıl süreyle Fransızlara devredildi. 1948 yılında komple yenilenen gazhane,13 Haziran 1993 de faaliyetine son verildi. Şu an İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne devrolan alan İETT hurdalığı olarak görev yapmaktadır.
 
Dolmabahçe Gazhanesi:
 
Dolmabahçe Sarayına aydınlatma ve gaz sağlamak amacıyla 1853 yılında, şu anki İnönü Stadının yanında Maçka Parkı içerisinde, o zaman ki sarayın has ahırlarının arka kısmında Sultan Abdülmecit tarafından inşa   ettirilmiştir. Resmi açılışı 07.06.1856 yılında açılışı yapılan gazhane ilerleyen dönemde üretimin tüketimden fazla olması, havagazının çevre semtlere de yollanmasını sağlamıştır. 1955’te Şehremaneti’nin girişimleri ve Sultan Abdülmecid’ in onayıyla, ilk olarak İstiklal Caddesi havagazı lambalarıyla tanıştı. Bazı kaynaklar ise, ilk aydınlatılan yerin Yüksek Kaldırım olduğu söyler. Aynı yıl Beyoğlu Naum Tiyatrosu da, padişahın özel izniyle buradan gelen havagazı ile aydınlatıldı. Kısa süre içinde Galata ve Beyoğlu civarında oturan zenginler de,    evlerine havagazı tesisatı kurma izni aldılar. 1859’da Tophane, 1864’de Pangaltı yolu ve Beşiktaş Caddesi havagazı ile buluştu. 1861 yılında ise Tophane-i Amine Caddesi, Talimhane ve Saraçhane’ye kadar borular döşenerek havagazı getirildi. Bugün İstanbul sokaklarını köstebek yuvasına çeviren “doğalgaz” şebekesinin atası da, böylelikle yaklaşık 150 yıl önce kurulmuş oldu. Gazhanenin yönetimi 1873 yılına kadar Hazine-i Hassa tarafından yönetilirken bu tarihten sonra 1889 yılına kadar Şehremaneti’ne devredildi. Sırayla birçok şirkete devredilen Gazhane 1960 yılında çalışma süreci tamamlanmış ve buranın işlevi Kağıthane’ ye yeni açılan Poligon Gazhanesine devredilmiştir. 1962 yılında nakil işlemleri tamamlanan gazhane,1964 yılında imtiyaz sözleşmesinin sona ermesi ile yönetimi 16.03.1964 yılında Beyoğlu Muvakkat Gaz idaresine geçmiştir. Havagazı teknolojisi yerini doğalgaza bırakınca gazhanelerin de işlevi sona ermesi ile birlikte 01.07.1984 yılında yönetim İETT devredilmiş olup 1993 yılında İETT garajı yapılmıştır. Şu an atıl durumda olan gazhane için İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından çeşitli projeler geliştirilmektedir. Bunlardan en ilgi çekicisi Meydan Tiyatrosu projesidir. Şu an park ve Bahçeler Müdürlüğü tarafından kullanılmaktadır.

Hasanpaşa Gazhanesi:
Anadolu yakasında ortaya çıkan gaz talebini karşılamak üzere Kadıköy Hasanpaşa’da yeni bir gazhanenin yapılması kararlaştırıldı. Kadıköy, Üsküdar ve çevre ilçelerin havagazı karşılamak üzere yapılan gazhane 28.07.1891 tarihli mukavelename ile Anadolu yakasının havagazı ile aydınlatılması Parisli demir fabrikatörü Mösyö Sarl Jorji adına olarak Mühendis Anatoli Barcil’i ile Osmanlı Devleti adına Şehremini Rıdvan Paşa arasında imzalanarak hayata geçirilmiştir. Bu anlaşma ile Kadıköy ve Üsküdar ile Anadolu sahilinden Sekizinci Daire-i Belediye (Beykoz) hududuna kadar olan bölgenin maden kömüründen elde edilen gaz ile aydınlatma, ısıtma ve enerjisinden istifade etmesi sağlanacaktı. İmtiyaz müddeti 50 yıl olarak belirtilmişti. 1892 yılında fiilen hizmete giren Kadıköy Gazhanesi 06 Ocak 1892 tarihinde kurulan Üsküdar-Kadıköy Gaz Şirket-i Tenviriyesi adıyla faaliyetini sürdürdü. Üsküdar - Kadıköy Gaz Şirketi I. Dünya Savaşı’na kadar devamlı çalışmış ise de, savaşın devamı ve bitiminde kısa müddetlerle faaliyetini tatil etmekle beraber gaz üretiminde esas madde olan taş kömürü yerine zaman zaman zeytin çekirdeğinden de gaz üretilmiş ve tesisin üretime ara vermesi önlenmeye çalışılmıştır.

Gazhane, 1 Ocak 1938 tarihli ve 3480 sayılı yasayla gaz üretimi imtiyazcı sıfatıyla hizmet gören Fransız şirketinden devletleştirme yolu ile alınır ve Bayındırlık Bakanlığı Elektrik İşleri Dairesi’ne verilir. Yapı, 1939 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesine, 1 Temmuz 1945 tarihinde ise İstanbul Belediyesi Elektrik Tramvay Tünel İdaresi (İETT) Genel Müdürlüğü’ne devredilir. 1948 senesinde iki yeni fırın ilave edilerek fırın kapasitesi  10'a çıkar. 1957 senesi başında 30.000 m2 kapasiteli yeni fırın bataryası ve gaz tasfiye cihazlarıyla donatılan gazhane böylelikle o yıllar için Anadolu yakası gaz ihtiyacının üzerinde bir üretim rakamına ulaşır. Ancak gazhane, değişen yaşam ve enerji koşullarıyla birlikte talep azalmasına paralel olarak 13 Haziran 1993’de faaliyetine son verilir.

Gazhane alanı ile ilgili olarak Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, gazhanenin tescil, koruma ve kültürel amaçlı yeniden kullanımına ilişkin ilk kararını 1994 yılında alır ve sit alanı olarak ilan edilir. Alanda İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yatırım Planlama Müdürlüğü’nün İTÜ Mimarlık Fakültesi ile yaptığı işbirliği  sonucunda önemli bir aşamaya ulaşır. 1999 yılında yaşanan depremler nedeniyle ertelenen “Kadıköy Hasanpaşa Gazhane Tesisleri Rölöve, Restitüsyon, Restorasyon ve Yeniden Kullanım ve Çevre Düzenleme Projesi” 22.06.2001 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi,  Koruma Kurulu’ nun da onayı  ile Gazhaneye ait binaların sosyo-kültürel tesis olarak işlev değiştirmesine yönelik projesini onayladı.

Mevcut yapı stokunun belgelenmesiyle başlayan süreçte rölöve çalışmalarının ardından, yapının özgün durumunun nasıl olduğunu saptayan restorasyon ve koruma-müdahale kararlarını içeren yenileme projeleri hazırlanmıştır. Mevcut yapıların gelecekte sosyal ve kültürel merkez işleviyle nasıl değerlendirileceğini belirleyen ön proje aşaması düzenlendi. Ön proje öncelikle yakın çevre kullanıcılarının, sonra da Anadolu yakasının beklentisi ve gereksinmesi olan, ancak tüm kente de hizmet verecek bir kültür alanını yaratma amacıyla  biçimlendirilmiştir.

2010 Avrupa Kültür Başkenti kapsamında bu sene itibarıyla Hasanpaşa Gazhanesinde restorasyon çalışmalarına başlanacaktır. Proje onaylanmış ve uygulamayla ilgili hazırlıklara başlanmıştır.


Kuzguncuk Gazhanesi:
Kuzguncuk Gazhanesi, 1862'de bir Fransız Gaz Şirketi tarafından Kuzguncuk Baba Nakkaş Sokak’ta inşa edilmeye başlanıp, 1864 yılında tesis tamamlandı. Anadolu yakasının ve Üsküdar’ın ilk modern sanai tesislerinden biri olarak 1892 yılına kadar düzenli olarak gaz üretmeye başladı. 1892 yılında fiilen hizmete giren Kadıköy Gazhanesi 06 Ocak 1892 tarihinde kurulan Üsküdar-Kadıköy Gaz Şirket-i Tenviriyesi adıyla Kadıköy Gazhanesi’nin Üsküdar’a havagazı sağlamasından dolayı ve teknolojisinin eskimesinden ötürü ve ayrıca 1920’li  yıllarda Anadolu yakasında elektriğin yaygınlaşması neticesinde işlevini yavaş yavaş tamamlamış bulunmaktaydı. 76 yıl kesintisiz hizmet veren gazhanenin üretimi 1940 yılında durduruldu.
 
Endüstri tarihimizin ilk sanai tesislerinden biri olan Kuzguncuk Gazhane’sinin kullanıma elverişli makine ve    metal bölümleri itina ile yerinden sökülerek Kadıköy Gazhanesi'ne kullanılmak üzere taşındı. Bu tarihte 10 dönüm arazide kurulu Kuzguncuk Gazhanesi’nin ana ve yardımcı binalarının zamana direnebilen taş duvarları ile gazometre havuzları, Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından, Beylerbeyi Sarayı'nın müştemilatı olarak değerlendirilerek, birinci sınıf tarihi eser olarak kayda alındı.

Nakkaştepe' deki Kuzguncuk Gazhanesi, 1992 yılına kadar Milli Emlak' ın arazisi olarak sadece kayıtlarda yaşadı. Hatta doksanlı yıllarda tesisi bulmak isteyenler, belediyenin nazım planlarında bile böyle bir yapıya rastlayamıyordu. TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı bünyesinde yer alan Beylerbeyi Sarayı Kuzguncuk Gazhanesi'nin bulunduğu Nakkaştepe / Kuzguncuk'taki 10 dönümlük arazi, 1992 yılında Mülkiyeliler Birliği İstanbul Şubesi tarafından 49 yıllığına Milli Emlak Genel Müdürlüğü'nden kiralanmıştır. 1992 yılında Mülkiyeliler üzerindeki 29 gecekondu ile birlikte araziyi Milli Emlak Genel Müdürlüğü'nden devraldı. Mülkiyeliler Birliği endüstriyel mirasımızın seçkin bir örneği olan Beylerbeyi Sarayı aydınlatma tesisi olan Kuzguncuk Gazhanesi'ni restore ederek, hem Mülkiyeliler' i hem İstanbullular 'ı, kültürel ve sosyal hizmetler  sunabilecek yeni bir tesise kavuşturmak çabası içinde bulunmaktadır. Böylelikle, bu tarihi sanayi binası yeniden eski görünümüne kavuşturularak gelecek kuşaklara aktarılacak, ancak yeni fonksiyonlar üstlenerek bu kez sanayi ürünü değil, düşünce, kültür, sanat ve sosyal hizmetler üretecektir.

Konuyla ilgili eski, yeni fotoğraflar ve paftala riçin ordanburdanhertelden@gmail.com adresine mail atınız.

Bu kısa araştırmada; Gazhane nedir, çalışma prensibi ve tarihçesi değinilerek İstanbul'da Gazhaneler hakkında kısa bilgi verilmiştir. Araştırmanın geniş kapsamlı çalışmasında gazhanelerin yeniden kullanımına yönelik öneriler, değerlendirmeler ve Dünya ve Türkiye'den bu konu yapılmış örnekler bulunmaktadır)
 
 



15 Nisan 2011 Cuma

Kahire - Sharm El Sheikh - İskenderiye (Mısır) Gezi Notları

Bu Yazı Vizyon Dergisi' nde (5. Sayı Mayıs 2011) Yayınlanmıştır.
Her mevsim yaz ikliminin yaşandığı Mısır, birçok tatilciyi de her zaman davet etmektedir. Sizler için özellikle içinde bulunduğumuz ayı düşünmemizin neden; hem Mısır’daki doluluk oranlarının azlığı buna paralel fiyatların daha makul olması hem de aşırı sıcak dönemlerin henüz başlamamış olmasıdır.
Nasıl Gidilir?
Mısır’a turistik amaçlı gidecekseniz size önerimiz kesinlikle tur acenteleri olacaktır. Ets, Jolly, Pronto gibi büyük tur acenteleri ile sorunsuz ve eğlenceli bir gezi yapabilirsiniz. Yinede heyecan arıyorum derseniz eğer Kahire’ye İstanbul’dan direk uçuş yapabilirsiniz. Sharm veya İskenderiye’iç hatları kullanarak gitmeniz mümkündür.
Ne Yenir?
Mısır kültürü Türk mutfağına çok uzak olmamasına karşın birçok türk tarafından tercih edilmemektedir. Baharat çeşitleri, yemeklerin sosları ve birde hijyen konusunu düşündüğünüzde uzak durmak beklide en mantıklı seçenek olabilir. Ama yinede biz sizler için birkaç öneri sunmak istiyoruz tabi ki temiz yapan yerler bulursanız…
Nohut ezmesinin kızartılmış şekli olarak tarif edilebilen Falafel, sokaklarda satılan mango suları, her öğün yenebilen ve baharatlarla pişirilebilen bezelye yemeği Fuul, etli sebze çorbası melukya ve koyun etinden yapılan şıvarma size önerebileceğimiz yiyeceklerdendir.
Neye Dikkat Edilmelidir?
Fotoğraf Makinelerine karşı hem kamu görevlileri hem de yerel halk çok hassastır Bu konuda size verilen ikazlara uymayı, güvenlik sorunundan dolayı; çantanıza, özel eşyalarınıza çok dikkat etmeniz gerektiğini, her yerde yemek yememiz gerektiğini, halktan insanların her an sizden bahşiş koparmak için olmadıktan oyunlara başvurabileceğini, taksiler başta olmak üzere herkes ile pazarlık yapmayı, pasaportsuz sokakta yürümemeyi asla unutmayın.
Kahire
Firavunların kenti Kahire… Böyle bir giriş ile başlamak yanlış olmayacaktır kesinlikle. Mısır denilince akla ilk gelen firavunlar ve kendileri için yaptırdıklarımezarları yani piramitlerdir.
Afrika kıtasının en kalabalık şehri olan Kahire, Nil nehrinin vadisinde kurulmuş ve yüzyıllardır bölgenin bekçisi konumunda olmuştur. Antik Yunan’dan Roma’ya, Ortaçağ’dan Rönesans’a kadar, tarihin hemen her döneminde ilgi çekmiş olan bu sarı topraklı şehir 1979 yılında Uncesco’ nun koruma bölgelerinden biri olarak ilan edilmiştir. Bu koruma bölgesinin en önemli noktası şüphesiz Piramitler bölgesidir.
Giza Piramitleri: Dünyaca ünlü Giza Piramitleri şüphesiz Mısır’ın en önemli turizm noktasıdır. Şüphesiz Mısır’a gelen birçok turistin de geliş sebebi olmuştur. Bu bölgeye gelen her tur acentesinin ilk durağı olan Giza yaylası irili ufaklı yıkılmış veya sapasağlam birçok piramite ev sahipliği yapmaktadır. Bunlar içinde en önemlileri hiç şüphesiz; Keops, Kefken ve Mikerinos’tur. Bölgeye ulaşım şehir merkezinden taksi veya dolmuş ile sağlanmaktadır.
Kahire Müzesi: Kahire ulusal müzesi piramitlerin haricinde mutlaka görülmesi gereken diğer bir yerdir. Tahrir Meydanında yükselen bu yapı için belki de Mısır’ın en değerli binası denilebilir.Piramitlerin içerisinden çıkarılan değerli hazineler,firavunlara ait özel eşyalar,mumyalar bu müzede sergilenmektedir.Bu müze için sizlere önerimiz gezi öncesi ya bir turistik kitap almanız yada profesyonel rehberinizin peşinden ayrılmamanızdır.Aksi takdirde günlerinizi verebilirsiniz bu müze için.( Müze Giriş:40 paund Öğrenci 20 paund)
Sfenks: Tek parça kumtaşından oyularak tamamlanmıştır; insan başlı,aslan gövdeli bu dev heykel Kefre'nin mezarını beklediği düşünülmektedir. Mısır dilinde Sfenks ‘Yaşayan Görüntü' anlamına gelmektedir.
Nil Turu: Nil nehri üzerinde Luxor dan başlayan 1 haftalık bir gezidir. Klasik Mısır turlarından farklı olarak yapabileceğiniz bir Nil Nehri gezisidir. Lüx 5 yıldızlı gemiler ile Luxor’ dan hareket ile Esna, Edfu, Kom, Aswan, Abu Simbel uğrayarak Kahire’ye ulaşılabilen bir tur programıdır.
Han El-Halili Çarşısı: Kahire diğer arap şehirleri gibi size sonsuz seçenekli alışveriş imkânları sunmaktadır. Bu alışverişin en iyi yapıldığı ve görmenizi tavsiye edebileceğimiz çarşı El Halil çarşısıdır. Burası yalnızca bir turist pazarından ibaret değildir. Kahireliler, paha biçilmez mücevherlerden süs eşyalarına ve ev gereçlerine kadar hemen her şeyin satıldığı küçük dükkânlar topluluğudur. Kahire’nin ünlü alışveriş pazarı, Hanül Halili ( Pazar günü hariç, her gün: 10.00-19.00 arası açık) günümüzde bile, Ortaçağ döneminden kalma bir “suk”(çarşı) havasına sahiptir.
Ayrıca; Bölgeyi 180 metre yükseklikten gören Kahire Tower, kaldırılması düşünülen ve yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı düşünülen Ölüler Şehrini, Nil nehrinde yapabileceğiniz Felluka tekneleri ile gezinti yapmanızı öneriyoruz.
Sharm El Sheikh
Mısır her ne kadar piramitler ve Nil Nehri ile özdeşleşmiş olsa da sizler için bir diğer önerimiz Sharm şehrine gitmek olacaktır. Sharm Mısır’ın en modern yüzü ve turizmin en canlı noktasıdır.
Kızıldeniz’in kenarında bir koruma bölgesi içerisinde yer alan Sharm, Kahire’ye yaklaşık 500 Km, İskenderiye’ye 700 Km uzaklıkta olup her mevsim yazın yaşandığı sıcacık bir arap şehridir.
Sharm şehrinin şüphesiz en önemli özelliği dünyaca ünlü su altı dünyasıdır. Kızıldeniz’in birbirinden değişik deniz canlılarını, rengarenk balık türlerini, berrak denizini, mercan kayalıklarını görmek istiyorsanız yolunuz kesinlikle buradan geçmelidir.
Bir dalış merkezi olarak Dünya’da yer edinen Sharm El Sheikh’ de yapılacak en önemli aktivite dalıştır. Burası, 30 dan fazla dalış noktası, su altı tarihi kalıntıları, 30 mercan hayasının oluşturduğu su altı yamaçları ile dalış sporu ile ilgilenenlerin en sık tercih ettiği yer olmuştur.
Sharm dalış sporlarının merkezi olarak pek çok kişi tarafından tercih edilse de beraber bu sporu yapmayanlar için de birçok aktiviteler sunmaktadır.
Ras Mohammed Doğa Parkı: Dünyanın en büyük su altı milli parkıdır. Yapılaşmanın yasak olduğu bu bölgeye girişinizden itibaren göz kamaştırıcı yeryüzü şekilleri, el değmemiş bakir doğa,özgürce dolaşan hayvanlar gözünüze çarpacaktır. Doğal yaşamın tam anlamıyla koruma altına alındığı bu bölgeye gemilerle ulaşabiliyorsunuz. Gemilerin bile sadece belli kesimlere alındığı, mercanlara zarar vermemek için şamandıralara bağlandığı düşünüldüğünde buranın ne kadar eşsiz bir doğal yaşam alanı olduğunu daha rahat anlaşılabilir.
ATV ile Safari Turu: Çöllerde ATV araçlarıyla gezinti yapmak, buraya kadar gelmişken kesinlikle yapmanız gereken aktivitelerden birisidir. Tur acentelerinin düzenlediği bu turlar ile Sinai yarımadasının içerlerine doğru heyecanlı bir tur yapabilirsiniz ve belki de bir Bedevi Çadırına rastlayıp kömürde yavaş yavaş pişirilen siyah çay ile kendinizi mutlu edebilirsiniz.
Sharmşehrinde kalmak için bir çok uygun otel seçeneği mevcuttur. Büyük otellerin yanında hostel tabir edilen pansiyonlarda tercih edilebilmektedir. Otel seçeneklerinin çokluğuna zıt olarak toplu taşıma maalesef diğer arap şehirleri gibi gelişmemiştir. Toplu taşımanın olmaması ve klasik bir arap şehri olmasından ötürü ulaşımda sorun yaşamamamız açısından buraya bir turizm acentesi ile gelmeniz rahatınız açısından faydalı olacaktır.
İskenderiye
Büyük İskenderin Büyük Şehri… Adını Büyük İskender’ den alan bu şehir Kahire ve Sharm kadar popüler olmasa da mutlaka tur planınızda olması gereken bir şehirdir. Kahire’ye yaklaşık 250 km uzaklıkta olup, Mısırın en kuzey noktalarından birisidir. Mısırın Akdeniz’ e açılan kapısı niteliğindeki İskenderiye geçmişte olduğu gibi halende Akdeniz’in en önemli limanı olma görevini sürdürmektedir.
Yıllarca Mısırın başkentliğini yapmış İskenderiye’yi önemli ve turistik bir yer yapan eski çağlarda dünyanın yedi harikasından biri olan fenerin ve zamanının en büyük kütüphanesinin burada yer almasıdır. İskenderiye Feneri şehrin karşısında, Pharos Adası üzerinde, 135 metre yüksekliğinde limana giren gemilere yön vermesi amacıyla M.Ö 285-246 yıllarında arasında Ptolemy ve Soter kralları tarafından yaptırılmıştır. Zaman içerisinde yaşanılan depremler ve çeşitli afetler sonucu yıkılan İskenderiye Fenerine ancak dalış yaparak ve sadece kalıntılarına ulaşılabilmektedir.
Qauitbey Kalesi: Şehrin önemli tarihi ve turistik yerlerinden biriside gemilere hoş geldin diyen heybetli Qaitbey Kalesidir. Pharos Adasında İskenderiye Fenerinin yerine yapılan kaleyi ve kalenin güneyinde yer alan fenere ait kalıntıları görmenizi tavsiye ederiz.
El Montaza Botanik Parkı: İskenderiyeye gelmişken bir diğer önerimiz Kral Fouad’ın oğlu Faruk için yaptırdığı Botanik bahçesidir. Mısır kralı Faruk'un Montaza Sarayı'nın içinde yaptırdığı denize sıfır park içinde gördükleriniz karşısında büyülenecek beklide hiç ayrılmak istemeyeceksiniz.
İskenderiye Kütüphanesi: Binlerce yıl bilimin ve sanatın merkezi olan İskenderiye’nin en önemli yapılarından biriside kütüphanesidir. M.Ö III yüzyılda yapıldığı tahmin edilen kütüphane de 900 bin cilt el yazması eserin bulunduğu söylenmektedir. 4.yüzyıla kadar kadar ayakta kalan kütüphanenin yıkımı hakkında çeşitli söylentiler mevcut olsa da, en yaygın olanı, dini bir ayaklanma sonucu kütüphanenin yerle bir edildiğidir.2002 yılında bu alan üzerinde aslına uygun olarak modern bir kütüphane yapılarak hizmete açılmıştır.

3 Mart 2011 Perşembe

Solarkent: Türkiye'nin Geri Dönüşümlü İlk Konut Projesi



Bu Yazı Vizyon Beylikdüzü Dergisi İçin Hazırlanmıştır.

Türkiye’nin Geri Dönüşümlü İlk Konut Projesi  “SOLARKENT”

Merhaba sevgili okurlarımız. Bu sayımızda siz değerli okurlarımızın ilgisini çekebilecek bir başka proje ile karşınızdayız. Gelişen Beylikdüzü ve Esenyurt bölgeleri bildiğiniz üzere bir çok konut projesine ev sahipliği yapmaktadır. Bir çok firma yatırımlarını bu gelişen bölgelere aktarmaya başlamış olup birçok kampanya ile de bunları süslemiştir.

Kampanyaların hemen hemen hepsi faiz ve ödemeler üzerinde olurken bir firma daha değişik bir kampanya ile halkın karşısına çıkmıştır. Evet bahsettiğimiz firma Aydınlı Yapı’nın inşaatını üstlendiği “Solarkent “projesidir. 

Ülkemizin güçlü firmalarından Aydınlı 1965’ten bu yana hazır giyim sektöründe bir çok başarıya imza atmış olup bu başarısını 2008 yılında inşaat sektöründe de göstermek için “Solarkent” projesini gündeme getirmiştir. Her zaman farklılığı ve kaliteyi ön planda tutan Aydınlı bu projesinde Solar Enerjiden yararlanarak Türkiye’de bir ilki gerçekleştirmiştir.

“Yatırımınız Kazanca, Yaşamınız Mutluluğa Dönüşücek…” Sloganıyla yola çıkılan proje geri dönüşümlü tek konut projesi olması yönünde önemlidir. Solar kelimesini çok sık kullandık isterseniz biraz açıklayalım.

Solar(Solar Enerji); Güneşin yaydığı ve dünyamıza da ulaşan enerji, güneşin çekirdeğinde yer alan füzyon süreci ile açığa çıkan ışınım enerjisidir. Güneşteki hidrojen gazının helyuma dönüşmesi şeklindeki füzyon sürecinden kaynaklanır.

Bu enerjiden yararlanmak için pek çok teknoloji geliştirilmiştir. Bu teknolojilerin bir kısmı güneş enerjisini ışık ya da ısı enerjisi şeklinde direk olarak kullanırken, diğer teknolojiler güneş enerjisinden elektrik elde etmek şeklinde kullanılmaktadır.

Solarkent projesi de güneş enerjisinden elektrik üreten bu elektriği site içerisinde çeşitli mekânlarda kullanan bir geri dönüşüm projesidir. Bu solar enerji projesi kapsamında enerjiyi alacak her biri 220w gücünde 780 adet panel inşa edilmiştir. 180Kw/h kurulu güce sahip olan santralde yaklaşık olarak yıllık 250.000-Kw/h elektrik üretilecektir.

Bu güç ile Solarkent, Türkiye'nin ilk güneş santrali projesi olacak ve sadece ülkemizde değil, dünyadaki benzer uygulamaları arasında da konut projelerine uygulanmış en büyük güneş santrali projelerinden biri olacaktır. Sadece ortak alanlarda değil, tüm dairelerde uygulanacak kesintisiz enerji imkânıyla site sakinleri için elektrik kesintisi tarihe karışacaktır.

Ayrıca blok ortak alanlarında kesintisiz güç kaynakları ile asansörlerimizde elektrik kesintisi hissedilmeyecektir. Doğayla bütünleşen yapılarda, jeneratörler tarafından sağlanacak kesintisiz enerji ile yaşam konforundan ödün verilmeyecektir.

Solarkent projesine isim veren Solar enerji elbette bu projeye çok büyük bir katkı sağlamaktadır. Fakat küçümsenmeyecek bir diğer katkıda şüphesiz yağmur suyu toplama sisteminden gelmektedir. Proje kapsamında yağmur suyunun toplandığı ve filtrelendiği kanal ve depolama sistemi yapılmıştır. Bu sistem ile çimenlik alanların veya çiçekliklerin sulanması sağlanmakta ve bu da aidat giderlerinin azalmasını sağlamaktadır.

Geri dönüşüm alanında ilk olan Solarkent projesindeki diğer özelliklere de göz atalım.

Solarkent projesi E5-Haramiredere kavşağında yer almaktadır. Tem Bahçeşehir gişelerine 3 km, Atatürk Havalimanına 14 km uzaklıktadır.Toplu taşıma sistemlerine yakın olan projenin bir diğer artısı Metrobüs projesinin Beylikdüzüne kadar ulaşmasıdır.

Aydınlı Yapı tarafından inşa edilen Solarkent’te 10 farklı tipte, 52-128 metrekare arasında değişen ve ilk sözleşmede tapuları teslim edilen 866 konut bulunuyor. 28 bin metrekare arsaya inşa edilen projede 11.500 m2 yeşil alan, yürüyüş parkuru, basketbol ve voleybol sahaları, mini futbol sahası, tenis kortu, gündelik alışveriş mekânları, mescit, kreş ve anaokulu gibi donatı alanları mevcuttur.

2007 deprem yönetmeliğine göre projelendirilen Solarkent’te Fore kazık, radye temel üzerine tünel kalıp sistemi kullanılmıştır.Biraz açıklamak gerekirse yüksek kulelerde otururken deprem olursa korkunuz olmadan rahatça oturabilirsiniz anlamı çıkmaktadır.

Bu sayımızda Solarkent projesinde birlikteydik. Ne kadar çevreci ve cep dostu bir proje olduğunu gördük. Sizde bu projede yer almak istiyorsanız 12 Nisan 2011 tarihi bir milat olabilir. Yeni sayımızda yeni projelerde görüşmek üzere.