Bu Yazı City Life Dergisi' nde
(1. Sayı Ağustos 2013) Yayınlanmıştır.
Kültür, Sanat ve Moda Merkezi Paris…
Paris… Fransa’nın kalbi… Binlerce
yılı, binlerce olayı, milyonlarca aşkı yaşayıp da her dem taze, çekici,
büyüleyici kalabilen şehir PARİS! Tadına doyulamayan, hep arzulanan, her
buluşmada farklı ve muhteşem yeni bir özelliğinin keşfedildiği sevgili PARİS!
Hep anlatılan ama tarif edilemeyen, söze dökülemeyen, mutlaka görülmesi
gereken, modern dünyanın AŞK, KÜLTÜR, MODA, YAŞAM başkenti
PARİS!
Paris, Fransa'nın başkenti ve Île-de-France bölgesinin merkezidir.
Sen Nehri'nin üzerine, Paris Havzası'nın ortasına kurulmuştur. Merkez nüfusu 2
milyon olup banliyöleriyle birlikte 12 milyona ulaşarak Avrupa’nın en yoğun
merkezlerinden biri olmuştur.
Sanatın, kültürün ve eğlencenin
buluştuğu Paris size mutluluk için sonsuz seçenek sunacaktır. Şehrin
rahatlığından, ulaşımın kolaylığına, kültürün size sunduğu nimetlerden, ağız
tatlarına kadar birçok aktivite ile bu şehre âşık olacaksınız. Dilerseniz hemen
bu şehri tanımaya başlayalım.
Nasıl Gezeceğiz…
Paris şehri ulaşım yönünden son
derece gelişmiştir. Taksi, metro, tramvay, turistik otobüsler, yerel otobüsler
ve hatta bisikletler; ulaşımınızı sağlayacak birçok seçenek mevcut. Şehir
içinde size önerebileceğimiz kesinlikle metro ve tramvaylardır. Alacağınız
günlük veya 3 günlük biletlerle sınırsız istediğiniz yere gidebilirsiniz hatta
tüm turistik mekânlara bile. Taksi seçeneğini de kullanabilirsiniz fakat hem
bulması zor hem de fiyatları toplu taşımaya göre çok daha yüksek olmaktadır.
Şehrin en önemli özelliği, tüm
istenilen noktalara metro ile ulaşılabilmesidir. Bu özelliği ile Avrupa’nın
ulaşım yönünden en rahat şehridir. Gönül rahatlığıyla metroları, tramwayları,
trenleri kullanabilirsiniz. İlk girişleri belki size pis kokulu gelse de
zamanla alışılan bu sistem sayesinde inanılmaz rahatlayacaksınız.
Yemek Denilince…
Fransız mutfağı Akdeniz veya orta
Avrupa mutfaklarına göre daha özgündür. Sunumu, tatları ve biçimleriyle diğer
mutfaklardan hemen ayrılmaktadır. Fransız mutfağı aynı Türkiye’de olduğu gibi
bölgelere göre ayrılmakla beraber birçok ortak noktası da bulunmaktadır.
Fransız kültürü denilince şüphesiz akla ordövr tabağı ve içerisinde çeşitli
peynirler, olmazsa olmaz şarap ve et yada balıktan oluşan ana yemek akla gelir.
Sizler için bu menülerin leziz sunumlarının yapıldığı 2 mekân önereceğim.
Chartie: Paris'in en eski esnaf lokantalarından biri
olan Chartie et yemekleri ile ünlü, kapısında kuyrukların oluştuğu, içerisinin
her dakika dolu olduğu bir lokantadır. Menüyü incelersek 6.80 avroya kazciğeri,
9.70 avroya ördek konfit, 4 avroya şantili peşmelba yenilebilen mekân
Montmartre bölgesinde bulunmaktadır.
Allard: Sizler için diğer önerimiz beklide günler öncesinden
rezervasyon yaptıracağınız 6.bölgede kalan Allard lokantasıdır. Rue l'Eperon
üzerindeki bu lokantada Alakart mönüden seçtiğiniz yemeklerle tıka basa
karnınızı doyurduğunuzda yaklaşık kişi başına 50 Euro gibi bir hesap
ödemektesiniz.
Bu iki özel
seçeneğin dışında Champs-Elysée bulvarındaki sağlı sollu restoranlarda kişi
başı 80 euro ya yakın hesapla da son derece kaliteli ve özgün yemekler yiyebilirsiniz.
Ama daha makul olsun derseniz sizler için fast food zincirlerini önerebiliriz.
Madem Geldik…
Paris şüphesiz bir kültür ve
sanat şehri olmasından dolayı eğlence alanında da zirvededir. Şehirde
eğlenebilecek alternatif birçok mekân bulabilmektesiniz. Paris’s gitmeden hangi
akşam nereye gideceğinizi karar vermeniz gerekmektedir. Opera, Spor müsabakası,
konser, gece hayatı ve showlar. Aksi halde hem yer bulamayabilirsiniz hem de ne
yapacağınıza karar veremeden zaman geçmiş olabilir.
Sizler için önerebileceğim mekân
ve showlar;
Lido Show: Paris’e gelince gidilmesi gereken en önemli
showlardan birisidir. Ücreti yüksek olmasına karşın sergilenen show ile bunun
hakkını size verebilen bir eğlencedir.Çeşitli kostüm, müzik, ses ve ışık
gösterisinin bir koreografi eşliğinde seyircilere şampanya eşliğinde sunulduğu
bir showdur.
Club Barrio Latino: Daha çok gençlerin gittiği Place de Bastille
bölgesinde bulunan bu mekâna gitmenizi öneririm.4 katlı binada caz ve Latin
müziklerini dinleyebilir en üst kattaki gece kulübünde son dönem şarkıları ile
sabaha kadar eğlenebilirsiniz.
Le
Zénith: Pop, rock ve alternatif müzik ağırlıklı konserlerin yer
aldığı Le Zénith’te Ağustos ve Eylül ayları hariç olmak üzere neredeyse iki
günde bir çok büyük konserler düzenlenmektedir.
Opéra-Bastille: Place de la Bastille bölgesinde bulunan
Opéra-Bastille, 2723 kişilik kapasiteye sahiptir ve her bir koltuk, sahneyi
engelsiz bir şekilde görebilmektedir. Klasik müzik konserleri ve opera için
Opéra-Bastille’de yerinizi ayırtın.
Nerelere Gidelim…
Şehir birçok Avrupa
başkenti gibi bir açık hava müzesi gibidir. Bu nedenledir ki şehri tanımak ve
onu anlamak için en iyi yol bu Açıkhava müzesinin içerisinde bol bol yürümek
olacaktır. Şehirde görülecek ve gezilecek öyle çok turistik merkez bulunmakta
ki bunların hepsini doyasıya gezmek için 1 haftanız bile yetmez. Bu nedenle
gitmeden sıkı bir program yapmanız gerekmektedir.
(Öneri: Şehri gezmek
tüm noktalarına gitmek istiyorsanız metro hemen hepsine gitmektedir. Günlük
Paris Visite kartlarından alarak metro ile şehri gezebilirsiniz. Ama az zamanım
var ve metro in-binleri ile uğraşmak istemiyorsanız size Hop On Hop Off
otobüslerini tavsiye ederim.Her turistik mekanı yaklaştığında anlatmaya
başlayan ve fiyatın içerisinde olan kulaklık sisteminin kullandığını
otobüslerin fiyatları 2 günlük 26 Euro’dır. Bu otobüsler ile turistik
merkezlere gidebilmektesiniz. Yaklaşık 15 dk arayla gelen diğer otobüse binip
turunuza devam edebilme şansınız vardır. Sınırsız istediğiniz kadar inip
binebilirsiniz.)
Eyfel Kulesi (Eiffel Tower): Paris ile adeta özdeşleşmiş, Paris denildiğinde akla ilk gelen,
zihinde ilk canlanan şeydir Eiffel Kulesidir. 1889 yılında Dünya Fuarı’nda
sergilenmek üzere mühendis Gustave Eiffel tarafından tasarlanan yapı o kadar
çok ilgi gördü ki bunu herkese göstermek şarttı. 1930 yılına kadar dünyanın en
yüksek binası olarak kalan Eiffel Kulesi, görüntüsüyle pek çok muhafazakâr
Parisliyi rahatsız etse de turistlerin her zaman uğramadan geçmeyecekleri bir
yer hâlini aldı.
Eiffel Kulesi, Sen Nehri kenarında
Champ de Mars’ta bulunuyor. Kuleye çıkarken acaba kulenin hangi katına kadar
çıksak diye hiç düşünmeden en üst kata kadar çıkmanızı tavsiye ederiz. Uzun
kuyruklar sizi korkutmasın, asansörler oldukça büyük olduğundan sıra hızlı
ilerlemektedir. Ayrıca Eiffel Kulesi’ne günün erken saatlerinde giderseniz
böyle bir sorununuz da kalmayacaktır.
Louvre Müzesi: Paris’in sağ yakasında bulunan ve Avrupa’nın en
büyük müzesi olma özelliğini elinde bulunduran Louvre müzesi 60.600
metrekarelik bir alana yayılmış olan ve M.Ö. 6000’li yıllardan M.S. 19. yüzyıla
kadarki dönemden neredeyse 35.000 esere ev sahipliği yapan müzede; pek çok
heykel, resim, çizim gibi eserlerin yanı sıra Antik Mısır objelerini, Yakın
Doğu parçalarını, Yunan ve İslam eserlerini ve Milo Venüsü, Mona Lisa gibi
Avrupa sanat tarihinin pek çok önemli eserini görmek mümkündür. Bir günde asla
bitirelemeyecek Louvre müzesine gitmeden önceden planlama yaparak daha rahat ve
hızlı bir gezi yapılabilir tabi bu tarz müzeler sanatseverler içindir
söylemeden geçmeyelim.
Sacre Cour Bazilikası: Paris’in birçok yerinden görülebilen
Bazilika şehrin sağ yakasında Montmartre tepesinde kuruludur. Ressamlar tepesinde
denilen tepenin civarları Salvador Dali, Monet, Modigliani, Picasso, Vincent
Van Gogh gibi birçok ressamın atölyelerine ev sahipliği yapmıştır. Sacré
Cœur’ün bazilikasının en önemli özelliği Cizvit inancının temellerinin burada
atılmış olmasıdır.
Seine Nehri: Paris’i iki yakaya bölen Seine nehrinde akşam ya da
gündüz saatlerinde bir gezinti yapmak Parisi gezen birçok turistin planında
bulunur. Ortalama fiyatları 10 euro olan bu turlarla gündüz saatlerinde Paris
mimarisinin en güzel örneklerini görebildiğiniz gibi aksamda yemekli olan
turlara katılarak bu mimariyi en güzel ışıklandırma şekilleriyle
görebilmektesiniz. Tabiî ki yemek işin içine girince fiyatları birkez daha
düşünmenizde fayda var.
Zafer Takı (Arc
de Triomphe) :Place Charles de Gaulle meydanında Champs-Élysées’nin
batı ucunda I. Napoléon tarafından kazanılan zaferlerin anısına yapılmıştır
Zafer anıtıdır. Zafer takının üzerinde bu savaşlarda zafer kazanmış
generallerin adları yer aldığıgibi savaşlara ait bazı sahnelerde
görebilmekteyiz.Ayrıca Zafer Takı’nın en üstüne asansör ile çıkarak Paris’i
panoramik olarak görmek mümkün olduğu gibi Zafer Takı’nın içinde bulunduğu halk
dilinde l’Étoile
(yıldız) olarak bilinen Place
Charles de Gaulle meydanına çıkan 12 caddeyi ve oluşturduğu yıldız şeklini
görebilirsiniz.
Notre Dame Katedrali: Kitlelerin, filmi de yapılan
Victor Hugo’nun Notre Dame’ın Kamburu adlı romanıile
tanıdığı Notre Dame Katedrali; Orta Çağ dönemi Fransasının romaneskten gotik
tarza geçişinin bir temsilcisidir. Ulaşım açısından son derece kolay olan
kiliseyi ve çevresindeki alışveriş dükkanlarını incelemelisiniz.
Champs-Elysée Bulvarı : Paris’e gelip gezilecek en önemli yerlerden
birisi de Parislilerin “La plus belle avenue du monde*” dediği
Champs-Elysée Bulvarı.(* Dünyanın en güzel caddesi). Luksor
Dikilitaşın bulunduğu Concorde Meydanından başlar ve Arc de Triomphe anıtının
bulunduğu Charles de Gaulle Meydanında biten 1950 metrelik bir bulvardır.
Bulvarda sağlı sollu olarak
Dünya’nın en tanınmış firmalarının lüks mağazaları sıralanmıştır. Şüphesiz
Champs-Elyséenin en önemli noktası ve birçok kişinin buluşma noktası Louis
Vuitton mağazasıdır. Marka için söyleyecek şey çok ama asıl söylemek istediğim
ilginç yanı mağazanın günlük ziyaretçisi 10.000 kişi olması ve bu kişilerin
sırayla içerisi girmesidir. Kontenjan tamamlandığında içeri alım yapılmamakta,
sadece çıkan müşteri kadar içeri alım yapılmaktadır.
Paris’in zenginlerinin ve zengin
turistin geldiği bulvar üzerinde çeşitli ağız tatlarına yönelik yemekler, yemek
sonrası içecek çeşitleri ve eğlence merkezlerini görebilmektesiniz. Lido
Show’un yapıldığı merkezde yine bu bulvar üzerindedir.
Modern
Zafer Takı(Grande Arche):Arc de Triomphe’un modern bir
temsilcisinin yapılması için gerçekleştirilen bir yarışma sonucunda kazanan,
Danimarkalı mimar Johann Otto von Spreckelsen (1929–1987)’in tasarımı olan
Grande Arche olmuştu. Yapımına 1982 yılında başlanan bina, Fransız İhtilali’nin
200. yıldönümü kutlamalarına yetiştirilerek 1989 yılında tamamlandı. La Defence
kentsel dönüşüm alanı içerisindeki bu görkemli yapıyı görmenizi tavsiye ederim.
Disneyland(Eurodisney):Paris denilince Eyfel
kulesinden sonra 2.olarak gitmek istenilen yer kesinlikle Disneyland’tır. Küçük
büyük herkesin ilgisini çeken Disneyland tam bir eğlence merkezi büyük bir
lunaparktır.Şehre 30 km uzaklıkta olan Disneyland’a trenle ulaşılabildiği gibi
şehrin birçok noktasında ve hatta otellerde satılan biletle ki bunlar tur
olarak düzenlenmekte gidebilirsiniz.İçeri giriş ücretinin 55 euro civarında
olması sizi hemen değer mi sorusuna sevketmesin, içeride bütün aksiyon
araçlarıve eğlence merkezleri bedava.Sadece yiyecek ve içecek ücretleri var
buda size kalmış.Tek tavsiyemiz en erken saat olan 9.00 da orda
olmanız.Söylemeden edemeyeceğim Disneyland gençler ve kendini genç hissedenler
içindir.Aksi halde size eziyete dönüşebilir,oturmaktan başka bir şey
yapmazsınız.
Ayrıca Paris’te
zamanınız çok ve her yeri bitirdiğinizi düşünüyorsanız sizlere önerebileceğimiz
diğer seçenekler; Jardins du Luxemburg(Luxemburg Bahçeleri), Paris
Opéra (Opéra-Garnier), Musée d’Orsay(Orsay Müzesi), Musée
de Cluny(Cluny Müzesi), Château de Versailles(Versay Sarayı)
Nasıl Gideceğiz…
Ülkemizden Paris’e birçok tur şirketinin
düzenlediği seyahat ile gidilebildiği gibi bir bilet alıp tur dışında da
rahatlıkla gidilebilmektedir. THY, Air France, Pegasus, Onur Air ile direk uçuş
yapılabildiği gibi daha uygun olarak aktarmalı Swiss, Lutfhansa, KLM ile de
gidebilirsiniz. Yaklaşık 3.5 saatlik bir uçuşla Paris’s varabilmektesiniz.
THY
:www.thy.com.tr
Pegasus
:www.flypgs.com
Air France
:www.airfrance.com
Nerede Kalabiliriz…
Paris Avrupa’nın en önemli turizm
merkezlerinin biri olmasından ötürü konaklama fiyatları yüksektir. Fiyat
aralıkları diğer şehirlerde olduğu gibi merkezden banliyolara doğru gidildikçe
düşmektedir. Sizler için şehrin dış çeperlerinde uygun bütçeli ve raylı sistem
ile yaklaşık 45 dk ulaşılabilen birkaç önerimiz olduğu gibi merkezde de
kalabileceğiniz orta seviyede önerilerimizi hemen sunalım. Ayrıca bu
seçeneklerin dışında Best Western, Mercure, Novotel, Accor zincir otelleri de
seçenekler arasına alabilirsiniz.
Kyriad Prestige ( 3* ): Kyriad Prestige oteli Paris’in
ünlü banliyolarından Joinville-Le-Pont bölgesinde yer almaktadır.Konumu
itibariyle hem şehir merkezine hem de Disneyland’a raylı sistem ile 45 dk
uzaklıktadır.
Hotel Du Midi Paris Montparnasse ( 3* ): Hotel Du Midi
Paris oteli şehrin merkezine yakın konumda olan Montparnesse bölgesindedir.
La Bourdonnais ( 3* ): La Bourdonnais oteli merkezden
vazgeçmeyen, her yere yürüyerek ulaşmak isteyenlerin tercihi için sunduğumuz
seçenektir.
Ne Zaman Gidelim...
Avrupa’nın en güzel şehirlerinden
Paris, yılın her zamanı gidilebilen ve değişik duyguları size yaşatabilen bir
metropoldür. Fakat özellikle turistik merkezleri gezmek, müzeleri görmek ve
sokaklarında yürüyebilmek için Mayıs-Haziran aylarında gitmenizi önermekteyiz.
Yazın sıcak etkilerini Paris’te elbette yaşayacaksınız fakat nem olmadığı için
bu sizi çok zorlayamayacaktır.
Bu sayımızda size yaz aylarına
yönelik moda, mimari, kültür ve sanatın birleştiği şehri anlattık. Bir başka
şehirde görüşmek üzere. Sağlıcakla Kalın...